ALİ ŞEFİK ÖZDEMİR: “ANTEP ZAFERLERİNİ MEYDANA GETİRDİM”

TBMM hal tercümelerine düştüğü notta; “2 Haziran 336 (1920)’da Ayıntab’a geldim. Buradaki vaziyetin vahameti ve ecnebi istilası dolayısıyla burada kalarak kahraman Ayıntab müdafilerinin başına geçtim. Gaziantep’in cihanşümul ve şerefli müdafaasını kuvvetlerimizin başı olarak idare ve Antep zaferlerini meydana getirdim” ifadelerini kullanan, Gaziantep sevdalısı Ali Şefik Bey, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen ve Habeşistan’ı fetheden, Özdemir Paşa ile Veziriâzam Özdemiroğlu Osman Paşa’nın soyundan gelmektedir. Kafkasya’dan Mısır’a göç eden Adige Mısır Kölemenlerinden Özdemir ailesine mensup olan Ali Şefik Bey, 1885’te Mısır-Kahire’de doğmuştur.

Babası Ahmet Cevdet Bey, büyük Çerkez sürgünü sırasında önce Bursa’ya ve ardından Sivas’ın Kangal ilçesine yerleşmiş ve daha sonra da Mısır’a giderek 12 vilayetin bağlı olduğu bir bölge valiliği görevini üstlenmiştir. Burada Hacehan Hanım ile evlenen Ahmet Cevdet Bey’in, Ali Şefik ile birlikte üç çocuğu (Ali Şefik, Mustafa Cevdet ve Nazik Hanım) dünyaya gelmiştir.

Ali Şefik Özdemir Bey, Kahire El-Ezher ve Darü’l-fünun Edebiyat-ı İslamiyye Şubesi mezunudur. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Hatay, Irak ve Suriye’de İtilaf Devletlerine karşı başarılı mücadeleler vermiştir. Çok iyi derecede Fransızca, İngilizce ve Arapça bilmekte olan Özdemir Bey, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Hatay ve Antep’te Fransızlara karşı şehir müdafaasında Milis Yarbayı rütbesiyle görev almıştır.

Kılıç Ali’nin, Antep’i temsilen mebus seçilmesi üzerine, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Antep ve bölgesini teşkilatlandırmak için görevlendirilen Ali Şefik Bey, Üsteğmen Muharrem Bey ve Mısırlı Mahmut Efendi ile birlikte, 2 Haziran 1920’de Antep’e gelmiştir. Antep savunmasını bilfiil yöneten Özdemir Bey, Fransız güçlerine karşı yapılan mücadeleyi başarıyla yönetmiş, şehirde bulunduğu sırada halkın yoğun sevgisini kazanmıştır. Bu sevginin sebebini ve Özdemir Bey’in cansiperane çalışmalarını, kâtibi Kâmil Yetkin anılarında şöyle anlatır; “…Şefik Özdemir, henüz Antep’e yeni gelmiş bir misafirdi: Şefik Özdemir idareyi ele almaya hazır olduğunu söylemişti. Kudretin bir sabır ve tahammül akümülatörü olarak yarattığı Heyeti Merkeziye Reisi Ferit Bey merhum, birden bire: “Özdemir’i deneyelim; görelim, belki aradığımızı bulduk; haydi arkadaşlar karar zamanıdır.” demişti. Özdemir, o tarihi toplantıda idareyi ele almış “Etraf-ı Şehir Cepheler Kumandanı” unvanı ile işe başlamıştı. Bilmediği bir toprakta, tanımadığı bir muhitin halkı ile intibak (uyum) ederek çalışmak bir mesele idi. Bu nasıl tahakkuk (gerçekleşme) edecekti? Bütün vatansever halkı düşündüren bu konuydu.

Ali Şefik Özdemir bir kaç günlük tetkikiyle, sivil idare yerine sevgiye müstenit (dayanan) hakiki bir askerî otoritenin lüzumunu derhal anladı. İlk işi Yıldırım Taburunu tekâmül (olgunlaştırma) ettirmek, cepheleri takviye ve rah-ı mesturler (gizlenmiş yol), sığınaklar, cephe gerilerinde ihtiyat yuvaları vücuda getirmek oldu. Her gün mıntıka müfreze kumandanları muntazam raporlar verirler ve günün her dakikasında olup bitenler meçhul kalmazdı. Antep’in fedakâr ve civanmert subayları bir hale (ay ve güneşin etrafında görünen parlak daire) gibi Özdemir’in etrafını çevrelemiş ve ona bağlanmışlardı. Heyeti Merkeziye ve semt reisleri ise halkın iaşesi ve ihtiyaçların tedariki işine devam ediyorlardı.

Özdemir, cephenin en tehlikeli noktalarını çekinmeden gezmek ve lâzım olan tedbirleri almak ve aldırmakla bütün vaktini doldururdu. Köstebek yuvaları gibi yer altı yollarıyla bütün cepheler arasında bir irtibat temini, bir istihkâmlar (kuvvetli siper) silsilesini lüzumlu görmüş, kayalar oyulmuş, patlatılmış, muntazam rah-ı mesturalar ve barikatlar vücuda getiren bir tahkimat kumandanlığını ihdas (kurma) ve o vazifeyi Yıldırım Kâmil’e vermişti. Merhum Yıldırım Kâmil’in bu husustaki hizmeti şan ve şerefle yaşamağa karar vermiş, Türk kahramanlarının mucizeler yaratmasına âmil (sebep) oldu. Devamlı bombalara rağmen, amele taburları yıpranan tahkimatı derhal eski haline getiriyorlardı. Antep’in açlıktan sukutunu müteakip bu tahkimatı gören düşman kumandanları “Türk Verdunü” demişlerdir. Özdemir, mükemmel bir idarecidir. Temiz bir vatan aşkından dolayı, nokta-i nazar ihtilâfına düşen idarecilerin daima arasını bulmuş ve müfritleri (ölçüsüz ve taşkın hareket eden) ileri gitmekten alıkoymuştur, Özdemir, mükemmel bir organizatördür. Her türlü mahrumiyetler içinde bir mermi ve bomba doldurma imalâthanesi vücuda getirmeğe muvaffak olması, Onun unutulmaz teşkilâtçılığının eseridir. Şurasını açıklamak yerinde olur ki, halkın, elemanların mükemmel istidadları (alışma) onun bütün arzu ve tasavvurlarını fiiliyat sahasına koymasında ana unsur olmuştur. Gaziantep Müdafaası; Özdemir’in emri kumandasında çalışan adlı, adsız binlerce fedakâr kahramanın eseridir…”

Antep Savunmasını 197 gün boyunca bilfiil idare eden Özdemir Bey, şehrin teşkilatlanması için yoğun çabalar verdiği gibi, şehir genelinde oluşan açlık ile de mücadeleler vermiştir. Muhtelif makamlara çektiği telgraflarda açlığın boyutunu ve yaşadığı zorlukları anlatan Özdemir Bey, gerekli yardımların ivedilikle sağlanması gerektiğini de kararlılıkla belirtmiştir. Bu telgraflardan; 13/14 Ocak 1921 tarihinde, Özdemir Bey’den 2’nci Kolordu Kumandanı Selahaddin Adil Paşa’ya gönderilen bir telgrafta; “…Her gün karargâhın etrafına “Açız” diye gelen yüzlerce bi-kes (kimsesiz) kadınlar, yetim ve yetimeciklerin feryadı beni dilhûn (kalbi yaralı) ediyor. Maalesef bunlara verilecek yevmi acı zerdali çekirdeğinden mamul 50 dirhem ekmek de bitti. Çekilen alâm (kederler) ve sefalet-i umumiyeyi (genel sefalet) kalem tariften aciz olup yalnız görmek değil, görüp de bu fedakar ahalinin sizden ne büyük bir ümid-i halâsi (kurtuluş ümidi) beklediğine delil teşkil eden bu ıztırab-ı umumi karşısında ağlamamak kabil değildir. Muhterem Kumandanım, benzi soluk fedakâr kahramanlarımın önünde bu hal karşısında pek derin bir azab-ı vicdani duymaktayım. Her ne kadar efradın daha bir haftalık zehairi (hububat) mevcud ise de ahali için zahiremiz kalmamıştır. Fakat ne yapalım. Ölüme müsavi (denk) olan teslim rezaletini görmekten ise bütün sefaletlere razı oluyoruz…” ifadeleri yer almaktadır. 1/2 Şubat 1921 tarihli, Özdemir Bey tarafından 5. Tümen Komutanı Kenan Bey’e yazılan ve “Muhterem Kardeşim” diye başlayan telgrafta ise; Özdemir Bey, Antep’in durumunu ve çektiği acıları belirttikten sonra “Açız! Diye arkamdan gelen kadın ve çocuk sürüsünün ölmüş beygirler üzerine nasıl saldırdığını görseniz mutlak ve mutlak her bir amirinize başkaldırarak, hiçbir kimseyi tanımayarak kendi gücünüzle şu kötü bahtlı yurdu kurtarmak için saldırırdınız…” yazmaktaydı. Bu iki telgraf, Antep’teki açlığın boyutunu göstermekle birlikte, Özdemir Bey’in, açlık feryatları karşısında duyarsız kalmadığını da göstermektedir.

Gaziantep’te geçirdiği 197 günün ardından Suriye’ye geçen Ali Şefik Özdemir, Nisan 1921’de Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Hatay Savunmasına katılmıştır. Bölgedeki Türkmen, Kürt, Arap aşiretlerini, mülteci Cezayir Müslümanlarını, hatta Alsas-Lorenli Alman ve Rus mültecilerini bir araya getirerek Fransızlara karşı mücadele etmiştir. TBMM Hükümeti ile Fransızlar arasında anlaşma sağlanmasından sonra bu görevi biten Özdemir Bey, 1922 yılında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emri, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın talimatı ve TBMM’nin onayı ile Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan Musul’u anavatana bağlamak, bölgede İngiliz mandası ve bir Kürt devleti oluşumuna engel olmak üzere Musul harekâtını başlatmıştır. Misak-i Milli sınırları içinde bulunan bu bölgede, Anaze ve diğer aşiret gönüllüleri ile Kuzey Afrika Müslümanlarından kurulu bir birlikle, Kürt lideri Şeyh Mahmut’un Barzan ve Zaber gibi Kürt aşiretlerinin de desteğini sağlayarak İngilizlere karşı başarılı savaşlar vermiştir. Özdemir Bey, 31 Ağustos 1922’de Derbent Savaşı’nda, İngilizleri mağlup ederek Kerim Fettah’ın yardımıyla Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi kontrolü altına almıştır. Fakat Musul harekâtının sonraki sürecinde İngilizlerin üstün güçlerle saldırıya geçmeleri ve gerekli yardımların gönderilmemesi sonucu yenilerek İran topraklarına ve oradan da Anadolu’ya çekilmiştir.

Ali Şefik Özdemir, tüccarlık, çiftçilik, nâfıa işleri, Şam-Türk Arap Birliği Teşkilatı Kuruculuğu, Müteahhitlik, Ayıntap Milis Kaymakamlığı gibi iş ve memuriyetliklerin yanı sıra Cumhuriyet’ten sonra da TBMM VI. Dönem Siirt ve VII. Dönem Gaziantep Milletvekilliği yapmıştır. Yaşamı boyunca çeşitli devlet kademelerinde askeri ve siyasi vazifeler ifa etmiştir. Soyadı Kanunu’nun kabulünden sonra ceddi Özdemir Paşa’nın ismini kendisine soyadı olarak alan Şefik Bey, 17 Mayıs 1951 tarihinde Ankara’da vefat etmiş ve vasiyeti üzerine cenazesi Gaziantep’e getirilerek Asrî mezarlığa, 18781 numaralı mezara defnedilmiştir.

KAYNAKÇA:

  • Bardakçı Murat. Mustafa Kemal’in Musul’u Kurtarmak İçin Gönderdiği Şefik Bey’in Macerası. Habertürk, 15 Haziran 2014, s.21
  • Dağ Murat. Gaziantep Sevdalısı Bir Çerkez Ali Şefik Özdemir Bey, Al¬leben, sayı 46, Eylül 2017
  • Gaziantep Harbini İdare Eden Teşkilâtımız. GKD, Cilt 1, Sayı 3, 1958 Ocak, s.6-7.
  • Güner Zekai. (2007). Antep Savunması Ve Ali Şefik Özdemir Bey’in Faaliyetleri. ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, c.III, S.6, ss.50-64.
  • Şefik Özdemir Bey (1885-1934), http://kafkas.org.tr/izbirakan/sefikozdemir.html (Erişim; 22.11.14)
  • TBMM Hal Tercümeleri; Ali Şefik Özdemir
  • TBMM. (2010) . TBMM Albümü 1920-2010 1920-1950, c.I, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları No:1, Ankara, ss.95-325.
Paylaş: