Millî Mücadele döneminde Antep’te yaşananlar hakkında yapılmış çalışmaların büyük kısmını Fransız işgali ve Fransızların saldırıları karşısında Anteplilerin direnişi oluşturmaktadır. Antep’in direnişi elbette şehrin topyekûn işgale karşı koyması ve Millî Mücadele’nin merkezî desteğinden oluşmaktadır. Sivas Kongresi’nde teşkil edilen Heyetitemsiliye’nin ve özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın Antep direnişine desteği, Antep’in sadece şehir merkezinde yaşananlardan ibaret olmayıp, ülke genelinde takip edilen bir mücadelenin parçası olduğunun göstergesidir.


Ancak Fransız işgali öncesi yaşanan İngiliz işgal dönemi hakkında geniş bir literatüre sahip değiliz. İngiliz işgali sırasında, Fransız işgal döneminde olduğu gibi silahlı çatışmaların yaşanmamış olması ve mütareke sonrası sürecin tam belirginleşmediği dönemde gerçekleşen İngiliz işgali sırasında henüz Kuvayımilliye’nin aktif olarak ortaya çıkmamış olması bu durumun nedenleri arasında zikredilebilir.


30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak ayrılmıştı. İngilizlerin Antep’i işgalinin temelini aslında Fransızlarla aralarındaki uyumsuzluk oluşturmaktaydı. Bu uyumsuzluk ise Birinci Dünya Savaşı sırasında -16 Mayıs 1916’da- kendi aralarında imzalanmış olan Sykes-Picot Antlaşması’na dayanmaktaydı. Bu antlaşmaya göre; İngilizler, Filistin ile Irak’ı (Musul hariç), Fransızlar ise, Suriye ve Güney Anadolu’nun tamamını alacaklardı. Böylece İskenderun ve Mersin limanları ile Kilikya’nın pamuğu ve Ergani bakır madeni Fransızlara bırakılmıştı. Fakat Musul petrollerini ellerinden kaçırmak istemeyen İngilizler, Mondros Mütarekesi’nde işgale hak tanıyan açık bir hüküm olmamasına rağmen, anlaşmanın 7. maddesini ileri sürerek, önce Musul ve İskenderun’u, daha sonra da Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal ettiler. Böylece İngilizler, Musul’un Fransızlar tarafından kendilerine bırakılmasını sağlayacak bir antlaşmayı gerçekleştirene kadar bu bölgeleri Fransızlara karşı ellerinde bir koz olarak tutacaklardı.


Dolayısıyla İngilizler için Antep doğrudan ele geçirilmesi hedeflenen bir yerleşim değildi. Bununla beraber İstanbul’da kurdukları işgal idaresi ve Osmanlı Devleti’nin farklı bölgelerinde yürüttükleri faaliyetlerin başarısını desteklemek açısından Antep’te de çeşitli politikalar uygulamışlardı. Ocak 1919’da başlayan işgal karşısında İstanbul Hükûmeti de İngilizlerle iyi geçinilmesini ve işgal karşıtı bir harekette bulunulmamasını istiyordu. Fransız işgali döneminde Fransızların da karargâhı olan Amerikan Koleji, İngilizlerin de karargâhıydı.


İngilizlerin ülke genelindeki işgal politikası Antep’te de geçerliydi. Şehirdeki misyonerler ve Ermeniler, işgalcilerin başta tercümanlık olmak üzere temel işlerinin yardımcısı ve destekçisiydiler. İngilizler, Ermeni tehciri suçlusu olarak ilan ettikleri başta İttihatçılar olmak üzere birçok Türk aydınını tutuklamış veya çalışmalarına engel olmuşlardı. Ermeni sorunuyla ilgili olayları inceleyeceklerini iddia ettikleri İstanbul merkezli mahkemeler Antep’te de kurulmuş, birçok kişi suçlamaya maruz kalmıştı. Tehcirden dönen Ermenilerden Antepli olmayan birçok aile de Antep’e yerleştirilerek Türklerin mülkleri onlara devredilmiş, böylece Antep’te Ermeni nüfusu artırılmaya çalışılmıştı. Bu durum da Türklere baskının bir parçası hâline getirilecekti.


İngilizlerle beraber şehrin kimi önde gelen Ermenilerine ve burada bulunan misyonerlere göre; öncelikle Türk halkını işgallere karşı bilinçlendirecek aydın ve memurların etkisiz hâle getirilmeleri gerekiyordu. Bunun üzerine başta İngilizlerin tercümanlarından ve yerli Ermenilerden Levonyan Ador olmak üzere Ermeni ve misyonerlerin yönlendirmesiyle, ilk önce Hüseyin Cemil Bey’in “Antep Haberleri” adıyla yayınladığı gazete yayından kaldırıldı. Ardından Maraş’tan Antep’e gelmiş olan Fransızca Öğretmeni Sedat Bey Halep’e gönderildi. Bundan sonra da “Antep Haberleri” gazetesinin sahibi Antep eşrafından Kethüdazâde İbrahim Efendi’nin oğlu Hüseyin Cemil, câmi hatiplerinden Taşçızâde Abdullah Efendi, Defter-i Hakanî memuru Eyüb Sabri, Evkaf memuru Hakkı Bey ve muhasebeci Cemil isimli beş Türk; Ermenilere zulmettikleri, Ermeni sevkiyatı sırasında Ermenilerin öldürülmelerine göz yumdukları, Ermenilerin mallarına ve paralarına el koydukları gerekçeleriyle Antep’ten 23 Ocak 1919 günü önce Halep’e, oradan da Mısır’a sürüldüler. Ayrıca hükûmet konağı basılarak savaş sırasındaki yazışmalarda inceleme yapılacağı gerekçesiyle birçok evrak gasp edilmiş, bu evraklar da sonradan Mısır’a götürülmüşlerdi.


Şehirdeki Türk ahali üzerindeki baskı giderek daha da artmış, Türklerin silahları toplatılmış, şehrin artık Türk idaresinde olmadığına dair her türlü sert politika hayata geçirilmişti. Bir süre sonra bütün dükkânlar da kapattırılacak, halk zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanır hâle gelecekti. Dolayısıyla İngiliz işgali döneminde sadece İngilizler ve Türkler arasında silahlı çatışma yaşanmamış, bunun dışında işgalin her türlü baskı ve şiddeti hayata geçirilmişti.


1919 yılı Ekim ayında ise İngilizler ile Fransızlar arasında devam eden görüşmeler neticelenmiş, kendi aralarında “Suriye İtilafnamesi” olarak bilinen antlaşma imzalanmıştı. Böylece İngilizler Antep’ten çekilecek ve onların çekilmesi sonrası Antep, Fransız işgaline uğrayacaktı. Antep’te silahlı çatışma ve şehrin kurtuluşu için askerî direniş de bu dönemde başlayacaktı.

Paylaş: