BAZI ÖLÜMLER ÖLÜMSÜZLÜKTÜR
Mehmet Bedri İncetahtacı 20 yıl önce “erbain” yaşına gelmeden bu dünyayı terk etti.
İncetahtacı, beni birlikte siyaset yapmak için davet ettiğinde karmaşık duygular içerisinde davetine icabet etmiş ve bir hayli mesafeli durduğum “particiliğe” evet demiştim.
İncetahtacı’yı MGV Başkanlığından, hutbelerinden, sohbetlerinden tanıyor olmakla birlikte asıl tanışmışlığımız yeni başlamıştı.
Kuvvetli belagatı, ince ve nüktedan zekâsı, beşeri ilişkiler yönetimindeki kabiliyeti toplumun hemen her kesiminde karşılık buluyordu.
Onun il başkanlığında Gaziantep’i köy köy, semt semt, mahalle mahalle, kasaba kasaba gezmeye ve birlikte yolculuklar yapmaya başlamıştık. Yüreğinin pırıltısı simasına düşmüş bir şekilde ve fevkalade imkansızlıklar içerisinde parti çalışmaları yapıyorduk. Dur durak bilmeksizin, samimiyetle, hiçbir dünyevi beklenti içerisinde olmaksızın insanlarımızın gönül dünyasına kapı aralıyorduk.
İncetahtacı’yla her bir yolculuğum aynı zamanda kendi yürek devletimde büyük bir karşılığa tekabül ediyordu. Zamanla iki bedende bir ruh olmayı becerebilmiştik. Öyle bir gönül zenginliği yakalamıştım ki; kaybettiklerimi kazanç olarak görür olmuştum.
İş, güç, ev, aile, çoluk çocuk Mehmet Bedri İncetahtacı’yla yaptığım yolculuklarda en çok ihmal ettiğim hususlardı.
İncetahtacı bana yenilgilerini, çaresizliklerini, çilelerini anlatır olmuştu. Her bir kelamı, her bir yolculuğumuz, her bir parti çalışmamız artık gönül atlasımızı dokuyan gergefti. Evden çok partide, işten çok parti organizasyonlarında, en yakınımdan olan insanlardan daha fazla İncetahtacı ile haşır neşir olmaya başlamıştık.
Artık bir devrim bile yapabilirdik.
İncetahtacı kitleleri bir mıknatıs gibi kendine çekip, anaforuna sokuyordu. İkili münasebetlerinde bir mütevazılık abidesi olan İncetahtacı, mikrofonu eline aldığında, kameraya baktığında hutbeye çıktığında cehdin, celaletin, azametin görkemli örneği oluyordu.
Kendi devrimlerimizi yapmamızı kararlılıkla ve mütemadiyen tekrar ediyordu. En iyi insan, en iyi eş, en iyi baba, en iyi anne, en iyi esnaf, en iyi iş adamı, en iyi memur, en iyi bürokrat, en iyi yönetici, en iyi talebe biz olmalıyız diyordu.
O ütopik bir devrimci olmak, gündelik hayatı ve İslam’ı yaşamayı tehir etmek yerine her şeyin kendimizden başladığını ve kendimizde bittiğine inandırmıştı bizi. Evvel emirde kendi inkılabımızı gerçekleştirmeli ve kendi örnekliğimizi inşa etmeliydik.
İki bedende var olan bir ruh, gönlümüzün sahibi, rol modelimiz, apansız hayatıma girdiği gibi apansız bir şekilde, kurda kuşa gönüllerimizi parçalatarak terki diyar etti.
Seni çok özledim Bedri Hoca’m, çok…
Yorum Yap