EZHER’DEN ESERE ADİL HOCA’MIZ
Mehmet Ali DEVRİM
(Bülent Güllüoğlu Camisi İmam-Hatibi)
Memleket sevdalısı ve din gönüllüsü her alimin doğup büyüdükleri topraklara bir şükran ifadesi hizmetleri vardır. Gazi şehrimizin de yetiştirmiş olduğu medarı iftiharı Kurra Hafız Adil Hoca’mız işte bu alimlerden biridir. Dine hizmet için ömrünü vakfeden her güzel insan gibi hocamız da önüne çıkan bir çok cazip teklifi nefsi namına ihanet kabul edip, bu hususta tercihini hep memleketine hizmetten yana kullanmıştır. Çeşitli yurt içi ve yurt dışı üniversite ana bilim dalı başkanlıkları, din işleri kurul üyeliği, milletvekilliği tekliflerine tek cevabı her seferinde “Ben memleketime hizmet edeceğim” olmuştur.
Mısır el-Ezher Üniversitesi daha sonra da Bağdat Üniversitesindeki eğitimlerinin ardından yurduna dönen hocamız ilk adım olarak imam hatip lisesinde öğretmenliğe başladı. Zaten tanınan ve sevilen hocamız onu sevenlerin desteği ve katkıları ile camilerde gece ve gündüz Kur’an derslerine, ardından da irşad faaliyetlerinin bel kemiği diyebileceğimiz vaaz ve hutbelerine başlamıştır. Yıllarca hayalini kurup ilmek ilmek ördüğü İslam mefkuresini, imam hatip ve sair okullarda öğrencilerine, camilerde ise halka aktararak bu uğurdaki canhıraş gayretleri ile hedefine adım adım ulaşmıştır. Bizler daha imam hatipteki ilk yıllarımızda onun tarzına farklı duruşuna hayran kalmıştık. Çünkü o Kur’an okuyunca sanki her şey susuyor, ayetlerini ve hikmetlerini anlatmaya başlayınca da Kur’an’ın engin semalarında bizi gezdiriyordu. Hz. Peygamberden bahsederken gözleri doluyor sanki onun yaşadığı döneme bizi götürüyordu. Hutbeleri şehrin en ücra köşelerinde gündem oluyor, “Adil Hoca bugün şu şu meseleden bahsetmiş” diye dilden dile aktarılıyordu. Hutbesini dinleyen, ders halkasına bir kez katılan onu takdir ediyor, onun yolundan yürümek için büyük çaba gösteriyordu.
Bizlere Ezher’deki öğrencilik yıllarında çektiği meşakkatlerden gözü yaşlı bahsederken meseleyi bir anda dine hizmete ve davaya şuuruna taşıyınca hepimiz onun gibi olabilme hayali ile adeta bilenirdik. Hutbe ve vaazlardaki söylemleri sevenleri tarafından emir telakki edilir, hayır ve hasenat namına kesenin ağzı açılırdı. camiler, Kur’an kursları onun yol göstermeleri ile birer birer çoğaldı. Her yeni Kur’an kursunun veya caminin daha inşası devam ederken onun talebeleri ve sevenleri uzak yakın demeden buralara koşar ve tamamlanması için destek olurlardı.
Halktan ayrı değil onlardan biri olduğu için herkes onun hali ile hallenir bulundukları yerlerde birer Adil Hoca olmak için çaba ve gayret gösterirlerdi.
Bugün şu sözünü duyduğumuz hocamızı rahmetle anmamak mümkün değildir: “Bu memlekette her mahallede bir Kur’an kursu olmalı. Kadını, erkeği, yaşlısı genci Kur’an ahlakı ile ahlaklanmalı.”
Ruhun şad olsun hocam! Hayalin gerçek oldu. Emeklerin zayi olmadı. Antep’teki camilerde ve Kur’an kurslarında fidanlar birer birer büyümeye yetişmeye devam ediyor. Temelini atmış olduğun Hoşgör Külliyesi yenilenen hali ile El-Ezher Üniversitesini Antep’e taşıma hayaline bir adım daha yaklaştı. Artık imam hatip okulu ile yan yana en güzel ortamlarda eğitim alan Kur’an bülbülleri, hizmete giren İslami eğitim merkezi ile dini ilimleri öğrenecek, oradan dileyenler El-Ezher Üniversitesine gösterdiğin hedefe artık daha kolay ulaşabilecek. Mısır’da öğrencilik yıllarımızda hocamızla telefon görüşmelerimizde bizlere nasihati “Bir an önce sınıfta kalmadan memleketinize dönün ben sizleri bekliyorum” idi. Çünkü külliyeyi inşa amacı Ezher’de okuttuğu öğrencileri ile bir eğitim kadrosu kurup Mısır’a gidemeyen öğrencilere buradan bu ilimleri öğretmekti. Temennimiz bu hedefe ulaşılması için herkesin atılan adımlara destek vermesidir. Çünkü memleketin bağrından çıkan bir Adil Hoca bu memlekete nefes olmuştur. Vaaz ve irşatları susamış gönüllere can olmuştur.
ADİL HOCA’MIZIN ESERLERİNİN BAŞLICALARI
1) İlim Talebeleri
İmam hatip lisesinde yıllarca ilim öğretip emek verdiği öğrencilerinin arasından başarılı olanları seçerek yurtlarında emek vermeye devam ederdi. Bu öğrencilerden dileyenleri yurt içindeki ilahiyat fakültelerinde veya diğer üniversitelerde, dileyenleri de Mısır‘da El-Ezher Üniversitesinde burslu okuturdu. Tüm talebeleri ile tedrisatı eğitim hayatları boyunca da devam eder ve maddi manevi desteğini asla esirgemez, öz evlatlarından hiçbir öğrencisini ayırt etmez ve bunu öğrencisine hissettirirdi. Evlenip yuva kuracaklara, tedrisatını tamamlayanlara vazife imkanı sağlamayı kendisine borç bilirdi. İmam hatipteki öğrencilerin yemek ücretlerini, otobüs biletlerini, hatta fakir olanların bayramlarda giydirilmeleri gibi her ince ayrıntıyı kendisi de bu yollardan geçtiği için ihmal etmemiştir.
2) Nuri Mehmet Paşa Camisinin Müzeden Camiye Çevrilmesi
1786 yılında Nuri Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilen cami maalesef 1958-1968 yılları arasında müzeye çevrilmiştir. Hocamız ve cemaatinin sinesinde bu durum yük olmuştur. Tıpkı bugün Ayasofya ve Kariye Camilerimizin müze statüsünden kurtarılması ve asıl hüviyetine kavuşturulması gibi, hocamız ve onu sevenlerin üstün gayretleri netice vermiş ve Nuri Mehmet Paşa Camisi 1968 yılında tekrar hürriyetine kavuşmuştur.
3) Camilerin İnşası ve İmarı
Adil Özberk Hoca’mız halkın ona olan teveccühlerini çok güzel kanalize ederdi. Vaaz ve hutbelerine gelen cemaatin gönüllerini muhteşem Kur’an tilavetleri, vaaz ve hutbeleri ile mest ederdi. Burada toplanan halka irşat ve tevcihlerde bulunur ve onları hayır ve hasenata sevk ederdi. İnşaatı bitmeyen Kur’an kursları ve cami dernekleri hocamızı davet ederek bu sayede inşaatlarını bitirirlerdi. Onun yaşadığı dönemde inşa edilen her camide ve Kur’an kursunda az çok bir şekilde emeği olmuştur. 1988 yılında eskiden kilise iken camiye çevrilen Kurtuluş Camisinde imarının tamamlanması için cuma vaazlarına devam ederek ikmal ettirmiştir. Yine kendisin öncülüğünde başlatılan ve tamamlanan camiler arasında Mehmet Akif Camisi önemli bir yere sahiptir. Evinin de yakınında olan bu cami sabah namazlarından sonra halka açık derslerine mekan olmuştur. Camide Kur’an okuyuşlarını gerçekleştirdiği kendisine ait bir odası ve kitaplarını vakfettiği bir kütüphanesi mevcuttur.
Gazi şehrimizin yüz akı camilerinden Ulu Cami muhterem hocamızın “Her memlekette bir Ulu Cami olmalı” fikrini halka sevdirip öncülük etmesi ve yıllar süren bir emek ile hayalindeki gibi olmasa da tamamlanabilmiştir.
4) Ömer Özmimar İmam Hatip Lisesi ve Tatbikat Camisi
1988 yılında Saçaklı İmam Hatip Lisesi yoğun talepler neticesinde dolup bir veli hocamıza gelerek çocuğunu kaydettirememekten dolayı şikayette bulununca; hocamız Antep eşrafının bulunduğu bir ortamda “Ben bir daha vaaz ve hutbe vermeyeceğim” deyince hazirun sebebini merak eder sorar, o da “İmam hatip için öğrenci var ama okul yetmiyor nerede bu memleketin yiğitleri” der. Bu sırada orada hazır bulunan hayır sever iş adamı Ömer Özmimar söz alarak “Hocam sen hutbelerine ve irşatlarına devam et inşallah ben bu işe talibim” diyerek, İki sene gibi kısa sürede 24 derslikli bir imam hatip lisesi ve okulun yanına bir de mükemmel bir tatbikat cami inşa ettirir. Bu eserle birlikte kız ve erkek olarak ayrılan okullarda daha rahat ortamlarda eğitim imkanı elde edilmiş olur. Ömer Özmimar okul idaresinden hocamızın bu okulda rahat etmesi için ona özel bir oda temin ettirerek ona olan saygı ve sevgisini bu şekilde göstermiştir.
BİR ANI
Üstadımız ile geçen güzel günlerimizden geriye bir çok anımız var. Ancak benim hiç unutamadığım Ağa Camisi yanındaki mütevazı öğrenci evindeki anımızdır. Bizlere neden bu yola girmemiz gerektiğini anlattığı hitabında bizleri bir hayal alemine gözlerimizi yumdurarak; “Şimdi hepiniz gözlerinizi kapatın ve Mütercim Asım Caddesi’ne gidin. Gözlerinizi açın ve kafanızı kaldırıp asılı tabelalara bakın. Ne görüyorsunuz? Tabelalarda neler yazıyor? Avukat. Başka ne var tabelalarda? Mühendis. Sonra? Doktor… Evlatlarım biliniz ki hepsinden çoktur. Ama iyi bakın alim yazan tabela var mı? Yoktur evlatlarım yoktur. İşte siz buna talip olmalısınız.” demişti . Kendisi her şeyi söylemez bizzat yaparak model olurdu. Rabbim maiyetini bu dünyada nasip ettiği gibi şefaatinden de ahirette mahrum etmesin…
Yorum Yap