GERÇEK BİR HALK ADAMI
1946 yılında çok partili hayat başlarken, birçok kentte de yeni bir rüzgâr esmeye başladı. Bu rüzgârla beraber Gaziantepli olan esmer, yakışıklı, aynı zamanda şık giyimiyle dikkatleri üzerine çeken Robert Kolej mezunu, kökleri çok geniş bir aileden gelen bir genci de buraya kadar sürükleyip getirdi.
Mevlevî bir babanın oğlu olan bu genç adam, ilerleyen yıllarda kendisini doğup, büyüdüğü kente savuran rüzgârı, sevgi rüzgârına çevirdi. İstanbul’dan gelince Dokumacılar Kooperatifi müdürlüğüne atanan bu karizmatik adam, siyah bazalt taşlı yollarda bir başka yürüyordu. Bu adam diğerlerinden farklı idi. Yolda gördüğü insanlarla selamlaşıyor, bazıları ile durup sohbet ediyor. Çıkrığını satıp iplik fabrikasından hisse alarak ortak olan Hattuç Bacı’yla dertleşiyor, yedi yetim büyüten Emmun Bacı’nın, Hatçe Kadın’ın anlattıklarını dikkatle dinleyip sorunlarına çare olmaya çalışıyordu. Bir başka gün tezgâhının başında ziyaret ettiği Ökkeş Emmi’yi dinliyor, “Acaba ne yapabilirim?” diye çırpınıyordu. Kendince pratik çözümler bulup, bu insanların yaralarına merhem oluyor, akan gözyaşlarını dindirmeye çalışıyordu.
İlerleyen yıllarda Gaziantep Fıstık Tarım Kooperatifleri Birliği Genel Müdürlüğü görevini üstlendi. Yeniçeri Sokağı’nı Gaziler Caddesi’ne bağlayan kavşağın köşesindeki binada genel müdürlüğü yürüten aynı adam fıstık üreten köyleri dolaşıyor, köy kahvelerinde üreticileri fıstık fidanı dikme konusunda ikna ediyor, üreticilerin emeklerini en iyi şekilde değerlendireceğine söz vererek onlarla haşır neşir oluyordu.
İşte bu genç adam sevgi rüzgârını arkasına alıp siyasette de aranılır oldu. Demokrat Parti il başkanlığı, Belediye Başkanlığı yaptı. Bu görevlerde iken hep haklının yanında durdu. Kentin varlıklı ve aydınlarıyla bazı günler toplanıp fikir alışverişlerine katılıyor, bir diğer gün esnafla buluşup memleket sorunlarını konuşuyordu.
Bir sabah Buğday Pazarı’ndaki Tahmis’te, kahvesini yudumlarken esnaf büyükleriyle sohbet ediyor, öğleden sonra ya Küçük Pazar’daki ya da Yazıcık’taki kahvede çay içiyordu. Akşam saatlerinde Akyol’daki minicik çay evinin önündeki hasır kürsüde otururken görülüyordu. Etrafını saran semt sakinleriyle konuşuyor, bir başka zaman Türktepe’de, Bostacı’da, Alaybey’de halkla beraber kararlar alıyordu.
Onun etrafındaki sevgi çemberi halka halka büyürken çalkantılı ve kanlı 1957 olayları patlak verdi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda çıkan taşkınlıkları, Suburcu’ndaki alt katı PTT Merkezi olan parti binasından izlerken soğukkanlılığını ve basiretini kullanarak olayları akıllıca kazasız belasız atlattı.
Milletvekili ve Hemen Bakan Oluyor
27 Mayıs 1960 Darbesi’nde ağabeyi milletvekili Ali Ocak’ın Yassıada’ya gönderilmesinden dolayı büyük üzüntü duysa da arkasına aldığı halkın ısrarları karşısında milletvekili adayı oldu. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi’nden milletvekili seçildi. Süleyman Demirel’in kurduğu ilk kabinede Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı üstlendi.
Bakan olunca Gaziantep’e gelip partili seçmenlere ve tüm kent halkına teşekkür etti. Gaziantep’te iken yol arkadaşlarıyla sık sık buluşuyor, spor kulübü yöneticileri ve sporcularla toplantılar yapıyordu. “Dünyada Türkiye, Türkiye’de Gaziantep” diyen Kâmil Ocak, Gaziantep’te ilk iş olarak bir spor kompleksi kurma düşüncesini açıkladı. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünden üst düzey yetkilileri Gaziantep’e gönderdi. Kendisi de Başkent’te proje çalışmalarını yürüttü. Bir yandan da bütçeye gerekli ödeneğin konması için Başbakan Demirel’i ikna etti. Ödenek bütçeye konulunca Beden Terbiyesi Genel Müdürü, Futbol Federasyonu Başkanı ve bakanlığının üst düzey bürokratlarını da yanına alarak Gaziantep’e geldi. İnşaat için kazma vurulacaktı. Ancak yer konusunda görüş ayrılıkları vardı.
Kompleksin Yeri Nerede Olmalı İdi?
Yeni spor kompleksinin yeri nerede olacaktı? Valilikte seri toplantılar yapıldı, imar planında şehrin gelişmesi de düşünülmeye başladı. Spor kompleksi alanı olarak şimdiki Kolej Vakfı Okullarının, Merkez Anadolu Lisesinin, Gaziantepspor’un alt yapı tesislerinin kullandığı, yakın zamanda geçici otopark olarak kullanılan Güvenevler Mahallesi’ndeki alanla, önce Şehitkamil İlçe Stadı sonraları Konukoğlu Stadı olarak hizmet veren Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı’nı İpek Yolu’na bağlayan yer boş ve kompleks yapı bu iş için ayrılmıştı. Buradaki yerin şehir merkezine uzaklığı, ulaşım ve istimlak sorunlarını aşmak biraz tereddüt doğuruyordu. Sorunlar masaya yatırıldı. İki görüş ortaya çıktı. Kompleks yerinin buraya yapılmasını savunanlar da vardı. Şehir stadı yıkılarak onun yerine yapılmasını savunanlar da vardı.
Beden Terbiyesi Gaziantep İl Müdürü Sami Beyazıt’a söz verilince, stat ve salonun kolayca ulaşılacak yerde olması halinde erişimin kolay olacağını söyledi. Tüm spor dallarında faaliyet gösteren sporcularda buraya rahatça gelip gidebilmeli idiler. İbre, Beyazıt’ın görüşlerine döndü. Vali Burhanettin Teker zamanında yapılan şehir stadının yıkılıp, aynı yerde yapılması bu defa ağırlık kazandı. Çok uzun tartışmalar oldu. Bir karar alınamayınca, kararı Ankara’nın vermesi istendi. Son sözü ne de olsa Bakan Ocak söyleyecekti. Teknik adamlar ve bürokratlarla Ankara’ya dönen Bakan orada teknik elemanların da önerisini dikkate alacağını söyledi. Kâmil Bey Ankara’daki toplantılar sonunda son sözü söyledi. İnşa edilecek kompleks, şehir stadının yerinde yükselecekti.
Şehir Stadı Yıkılıyor ve İnşaat Yükseliyor
Kazma kürek vurma günü gelip çattı. Sabahın erken saatlerinden itibaren belediye bandosu caddelerde marşlar çalıyor, belli yerlerde durup konserler veriyordu. Tören alanını bayraklarla donatılmıştı Davullar gümbür gümbür vuruyor, ucu gümüşlü zurnalar, zurnacıların avurtlarını balon gibi şişirmeleri sonucu çın çın ötüyordu. Tam bir bayram havası hâkimdi. Mevcut stat yıkılırken, spor salonunun da temeli atılıyordu. Spor kulüpleri ve sporcular, ellerindeki bayrak ve flamaları, okullar spor öğretmenlerinin öncülüğünde saf saf dizilerek olaya şahitlik ediyor, halk oyunları ekibi halay çekiyordu.
Kırmızı – Siyahlı Gaziantepspor Kuruluyor
Spor kompleksi inşaatı hızla ilerlerken, bir yanda da liglerde Gaziantep’i temsil edecek bir spor kulübü kurulması günlerce gündemdeki yerini aldı. 11 ay süren Gaziantep Savunması’nda canlarını veren 6.317 şehidin akıttığı kanın kırmızı rengi ile şehit analarının, eşlerinin, bacılarının başlarını bağladıkları siyah duvaklarının rengi birleştirilerek 1969 yılında Gaziantepspor kuruldu. Amblem olarak da Çınarlı’daki Şehitler Abidesi’nin şekli amblemde yerini aldı. Ne de olsa bu da şehitlerin havaya kaldırdıkları şehadet parmağını anlatıyordu.
Süleyman Demirel: Başımıza İş Aldık Kâmil Bey
“Kâmil Ocak, bakan olur olmaz memleketi Gaziantep’e stat yaptırıyor, spor salonu yaptırıyor. Biz de stat, salon isteriz” diyenler, bulundukları illerin milletvekillerini de yanlarına alıp Ankara’nın yolunu tuttular. Kâmil Ocak’ı ve Gaziantep’i kıskanıyorlardı. Yanına bu iş için gelenleri Süleyman Demirel, Ocak’a yolluyor, o da hükûmetin bir program ve bütçe imkânlarını dikkate alarak, istekleri karşılamaya çalışacaklarını söylüyordu.
Süleyman Demirel, Başbakanlıktaki odasında özel görüşmeleri esnasında “Gördün mü Kâmil Bey. Başımıza iş aldık. Onları da memnun etmenin birlikte yollarını bulalım.” diyordu.
Bakan Bey, diğer illerin milletvekili ile bazı bakanları memnun etmek için bakanlığın imkânlarını zorluyor. Bazı illerin kulüplerine yardım, para yardımı yaparak destek veriyor bazılarına tesis yapma için bakanlığın bütçesini zorluyordu.
Bakanlar Arası Pazarlığa Ben de Şahidim
Stat ve salon inşaatı ilerlerken, Kâmil Ocak iki bakan arkadaşı ile birlikte Gaziantep’e geldi. Bunlar Milli Eğitim Bakanı Orhan Dengiz ile Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu idi. Erkek Sanat Okulu’nun geniş bir salonunda brifing aldılar. Ocak’ın amacı, Eskişehirli Orhan Dengiz’in Gaziantep’e bir yüksekokul yapılmasını sağlamaktı. Gaziantep’teki ihtiyacı karşılayacak ilk ve ortaokullarla, lise sayısını artırmaktı. Okullardaki çift tedrisatın kaldırılarak, Gaziantep’te yeniden normal düzene geçilmesini sağlamaktı. Adanalı Ahmet Topaloğlu da, toplantıda Gaziantepli bürokratları dinliyor ve haklı istekleri destekliyordu. Onun da amacı dönüşlerinde Adana’da iki arkadaşının konuklamasını sağlamak, o da kendi seçim bölgesi için bir şeyler kopartmak idi.
Gaziantep’e üniversite kurulmasına büyük çaba gösteren, Dr. Lütfü Söylemez şimdi Mehmet Rüştü Uzel Enstitüsü diye anılan Özdemirbey’deki okulda yapılan toplantıda söz aldı. Geçmişte DP il başkanlığı yapmış olmanın verdiği yüreklilikle Orhan Dengiz’e atfen Gaziantep’in artık beklemeye tahammülü olmadığını bildirerek, “Artık şehir olarak oyalanmaktan bıktık. Sabrımız taşmak üzere” diyerek, sert bir çıkış yaptı. Lütfü Söylemez, Milli Eğitim Bakanı’ndan kesin söz istiyordu ama alamayınca topun ayarını kaçırmıştı. Orhan Dengiz, renkten renge girmişti.
Bakan Ocak oturduğu yerden ayağa kalkarak tok bir sesle “Doktor… Yeter artık… Bakan bey, misafirimiz. Onu daha fazla üzme. Mesaj alınmıştır. Bakan konuyu yeniden ele alacak” diyerek oturmakta olduğu koltuğuna çöktü.
Doktor Lütfü Söylemez; Ocak’ın isteği ve salonda bulunanların ardı arkası kesilmeyen alkışları arasında mikrofonu bırakırken, elektriklenen hava biraz yumuşadıysa da gergin havada toplantı sona erdi.
Milli Eğitim Bakanı Orhan Dengiz, Kâmil Ocak’a Gaziantep’ten ayrılmadan önce takılarak, şaka yollu “Gaziantep’e yaptığının aynısını, ben de Eskişehir’e yapmanı istiyorum. O zaman doktorun isteğini, yerine getiririm. Gaziantep’e yüksekokul yaptırırım.” diyor. Bu kulis bilgisi Gaziantep’e hemen yayılıyor. Haberi özlemle bekleyen Gaziantepliler, Atatürk Bulvarı’ndaki iki katlı AP binasına akın ediyor. Halk Kâmil Ocak’a ve yanındaki misafir bakanlara saygı ve sevgilerini sunuyorlar. İzdiham nedeniyle taş binanın önü, bahçesi ve merdivenleri saatlerce dolup dolup boşalıyor. Yolda trafik aksıyor.
Gazeteci Olarak Ben de Yaşananlara Tanık Oldum
Genç bir gazeteci olarak, ben de tüm bu yaşananlara tanıklık etme fırsatı buluyorum. Gaziantep’e her gelişinde Haber Gazetesi’nde muhabirlik yapan ben de onunla röportaj yaptım. Özel demeçler aldım. Bakanlığının çalışmalarını anlattı.
Gaziantep’te hızla ilerleyen kompleks inşaatının tamamlanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu. Bir yandan da kırmızı-siyahlıların resmi liglere alınması için alt yapı oluşturmaya çalıştığını söylüyordu. Kâmil Bey, Süleyman Demirel’in “Gaziantep’in liglere alınması konusunda, ortalıkta pek fazla görünme. Diğer illeri bu defa da küstürürsek olmaz.” demişti. Öyle yaptığını ifade etti.
On Binlerin Katıldığı Törenle Toprağa Veriliyor
Kâmil Ocak, 1969 yılında Ankara’da hayata gözlerini kapıyor. Gaziantep’e birçok hizmetler sunmayı planlayan Bakan’ın ani ölümü, Gaziantep’in üzerine bir kara bulut gibi çöktü. Ocak’ın cenazesi Ankara’da yapılan resmi törenin ardından özel bir uçakla Gaziantep’e getirildi. Türkiye’nin her yanından spor adamları, sporcular, spor kulüplerinin temsilcileri onu son yolculuğuna uğurlamak için, Gaziantep’e akın ettiler. Cenazeye, 7’den 70’e on binlerce Gaziantepli katıldı. Halk Kâmil Ocak’ın bayrağa sarılı tabutunu, kılınan namazın ardından eller üzerinde Asri Mezarlığa kadar yaya olarak taşıdı. Burada aile mezarlığında toprağa verildi.
Ocak, ne spor kompleksinin açılışını ve ne de Gaziantepspor’un resmî liglere başlamasını göremedi. Hükûmet onun alt yapısını kurduğu çalışmayı yürürlüğe koyarak, bazı il takımlarının direkt üçüncü lige alınmasını öngören kararname ile kırmızı-siyahlılar 1970-71 sezonunda liglerine “merhaba” dedi.
Adı Stat ve Spor Salonuna Veriliyor
Gaziantep sevdalısı, bir hizmet adamı olan Kâmil Ocak’ın ismi, halkın yoğun isteği üzerine hem spor salonuna ve hem de yapımı tamamlanan stada verildi. Sevgi rüzgârının bir anda Ankara’ya sürüklediği ve tekrar Gaziantep’e savurduğu Kâmil Ocak, her yıl ölüm gününde, mezarı başında anıldı. Kırmızı-siyahlı kulüp başkan ve yöneticileri, sporcular, sevenleri, Gaziantep halkı, kırmızı-siyahlılar Kâmil Ocak’ı her sezon açılışında, Onu saygıyla andı. Mezarı başında düzenlenen törenlere katıldı.
Kâmil Ocak sevgisi, nerede ise yarım asırdır devam ediyor. Gaziantep halkı, onu hep sevdi saydı, bağrına bastı. O hayata gözlerini kapamış olsa da gönüllerde yaşıyor. O gerçek bir halk adamı idi. Bir halk adamı olarak yaşadı ve öldükten sonra da yaşıyor. Gönüllere kurduğu tahttan da hiç inmedi. Kâmil Ocak sevgisi, bundan sonraki yıllarda da devam edecek.
Nurlar içinde uyu gönüller sevdalısı Kâmil Ocak. Mekânın cennet olsun…
Yusuf AĞAR
Yorum Yap