TÜRKİYE’NİN SIHHİ İCTİMAİ COĞRAFYASI GAZİANTEP VİLAYETİ 1926” KİTABININ ÖNSÖZÜ

Türkiye Büyük Millet Meclisine 20. Dönem Milletvekili olarak girdiğim ilk günlerde, Meclis kütüphanesinde kütüphaneyi tanımak için yaptığım araştırmalarda Gaziantep ile ilgili kitaplar listesini incelerken çok az sayıda bulunan şehrimizle ilgili kitapların arasında bu kitap (Türkiye’nin Sıhhi İctimai Coğrafyası Gaziantep Vilayeti 1926) dikkatimi çekti. Önsözde de belirtildiği gibi dönemin şartları içerisinde, Türkiye için orijinal olarak kabulleneceğimiz bir metotla hazırlanan bu kitabın yarının kimlikli Gaziantep’ini hazırlarken bir küçük kaynak olacağını düşündüm.

Şehirlerin kendi kimliklerine dönmesi, modernite sonrasının vazgeçilmez bir sonucu olarak toplumların karşılaştıkları bir vakadır. Nesillerin şahsiyetleşmesi, şehirlerin kimliğini kazanmasıyla doğru orantılıdır.

Şehrin sokaklarında her gün yürüyen bir çocuğun, karşıdaki evin duvarında bir motif olarak işlenmiş şekli unutması mümkün değildir. O şeklin ruhuna aksettireceği mananın derinliği onu asla terk etmeyecek ve yönlendirecektir.

Bir küçük ayrıntı, annenin okula uğurlarken yaptığı duadaki üslup, demirci çırağının ustasına çekici takdimi, fırıncının kalfasının kafasındaki külah, ceviz ağacının altındaki tahta masa, komşuların küfürleri, patlıcan kebabı, yuvarlama, Antep çıbanı, dış kapıdaki tokmak ve halka; bugün modern mimarinin duvarlarında, yeni çarşıların, iş hanlarının çatılarında hep bunları görmek isteriz. Metromuzun reklam panolarında, Kale’nin burcunda hep kendimizi görmek isteriz.

Zaman ne kadar geçerse geçsin; Arasa esnafı sabahları Beyran içme zevkini bırakmamalıdır. Peynirimizi marketten alsak da, Elmacı Pazarı’nın peyniri hep zahiremiz olmalıdır.

Gitmesek de sabahları Tahmis Kahvesinde çay içildiğini hep bilmeliyiz.

Paylaş: