Çağının modern silahları ile yürütülen ve XX. asrın en uzun süren şehir kuşatmalarından birine sahne olan Antep Savunması, yüzyılın en dikkat çeken direnişleri arasındaki yerini almıştır.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda yenik sayılması üzerine 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Anadolu’nun bazı yerleri Fransa, İngiltere, İtalya ve Yunanistan gibi devletlerin işgaline uğramıştır. Bu işgal hareketlerine karşı Milli Mücadele‘de savaş verilen cephelerden biri de Güney Cephesi’dir.
Halep’te bulanan İngilizler Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak –güya- kışı geçirmek ve hayvanlarına yem temin etmek amacıyla Antep’te bulunduklarını iddia etseler de bir ay kadar sonra Maraş ve Urfa‘yı da işgal etmekle gerçek niyetlerini açıkça ortaya koyarlar.
Amerikan Kolejini ve çevresindeki Ermeni evlerini kışla ve karargâh olarak kullanan İngilizler, 1 Ocak 1919 ile 5 Kasım 1919 tarihleri arasında Antep’i on ay işgal altında tutarlar. İngilizler, silah aramak bahanesiyle haftalarca dükkanları kapattırırlar, evleri ararlar. Silah namına ne bulurlarsa alırlar. Şehrin ileri gelenlerinden bir kısmını esir ederek Mısır’a gönderirler.
Aralarında imzaladıkları Suriye Sözleşmesi’yle Urfa, Antep ve Maraş’ı Fransızlara bırakan İngilizler, Musul’a yönelirler.
29 Ekim 1919’da Antep’e gelen Fransızlarla 1 Nisan 1920’de başlayan şehir içi savaşları, 9 Şubat 1921’de şehrin sukutuyla son bulur ve 11 ay sürer. Gaziantepliler kurtuluş tarihi olan 25 Aralık 1921’e kadar Fransız ve Ermenilere karşı bilfiil mücadele ederler.
Yaklaşık 25 ay süren Fransız işgalinin ilk günlerinde, 5 Kasım 1919’da, Ermeni bir tercümanla şehre inen bir Fransız subayı, şimdiki Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Akyol Polis Karakolu’ndaki Türk bayrağını indirtmeye kalkışınca, Antepliler Cemiyet-i İslamiye üzerinden harekete geçerek olayı protesto ederler.
10 Kasım 1919’da bir Türk kadınını Ermeni askerler taciz edip peçesi yırtarlar. Bu olay üzerine Cemiyet-i İslamiye Fransız işgalini bir kez daha protesto eder.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Bülbülzade Abdullah Edip Efendi başkanlığında, şehrin ileri gelenlerinden kurulan Cemiyet-i İslamiye, İstanbul ile ilgisi kesilmiş olan bu bölgelerde idare mekanizmasını elinde tutmak, Müslümanları her türlü saldırılara karşı korumak, fakir halka yardım etmek, esaretten dönen askerleri kollamak maksadıyla kurulur. İngiliz ve Fransız işgali döneminde Antep, Kilis ve Nizip’te faaliyetlerine devam eden Cemiyet-i İslamiye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulunca işlevini yeni teşekkül edilen cemiyete bırakır.
Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan Sivas Kongresi sonrasında Anadolu’daki Milli Mücadele programı belli olunca Antep Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şehrin kurtarılması için toplantılar yapar, direnişi örgütler.
Teşkilatlanma için Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilen Kılıç Ali Antep’e geldikten sonra Heyet-i Merkeziye daha organize bir şekilde faaliyetlerine devam eder.
Fransızlar yerli Ermenilerle birlikte Antep halkına her türlü hakaret ve zulümlerini artırırlar. Ermeni şımarıklığı ve Fransız zulmü şehirde çekilmez bir hal alır.
30 Aralık 1919 Osmanlı İstiklalinin yıldönümüne rastlayan bir gündür. Antep çok müstesna ve tarihî bir gün yaşar. Bütün şehir halkının katılımıyla belediye önünde büyük bir miting yapılır. Fransızların gözü önünde ecnebi işgali şiddetle protesto edilir.
Şehit Kamil olayından önce halk Fransızlara karşı tamamen kin ve nefret duymaya başlar. Bir yanardağ gibi patlamak üzeredirler. Zaten şehir dışı savaşları, baskınları başlamıştır bile.
Şehit Kamil hadisesi, Antep savunmasında bir kıvılcım vazifesi görür. Bu asil belde özgürce namuslu yaşamak ve namuslu ölmek isteyen kahramanların diyarıdır. Şehit Kâmil’in annesine yapılan taarruz, bütün Anteplilerin hürriyetine, namusuna, başörtüsüne taarruz demektir.
Şehit Kâmil’in mensup olduğu Dilek ailesi Antepli Şafīzade ailesindendir. Şafīzade Mehmet ve Ahmet kardeşler Antep’te geçmiş dönemlerde yaşamış hadis alimi zatlardır.
Şafīzade kardeşlerin yaptırdığı Musullu bölgesindeki Musullu Camii ve mescidi Antep savunması esnasında harabeye dönmüş ve sonraları yıkılmıştır.
Şehit Kamil’in babası Ökkeş Ağa, Şafīzade Molla Kemal’in oğludur. Babası Molla Kemal’in çok kültürlü bir kişi olarak Halep ve Antep’te müftülük yaptığı bilinmektedir. Ökkeş Ağa, 1870 doğumludur. İki defa evlenir. İlk karısı Münevver Hanım, Bıçkıcı Kekeç’in torunudur. İlk çocuğu Hatice 1897’de, ikinci çocuğu Kamil 1903’de dünyaya gelir. Münevver Hanım vefat edince Saçaklı Mahallesinde şimdilerde bulunmayan mezarlığa defnedilir.
Ökkeş Ağa, daha sonra Kendirci Mehmet Şerif kızı Hatice Hanımla evlenir. Bu evlilikten Nigar, Zeliha, Fatma, Münevver adlarında 4 kızı ile Kemal ve Arif isminde iki oğlu dünyaya gelir.
2020 itibariyle Şehit Kamil’in hayatta kalan tek kardeşi 1927 doğumlu Kemal Dilek’tir.
Ökkeş Ağa, ömrünün son senelerine kadar Gaziantep Tapu Dairesi’nde odacılık yapar. Antep savunmasında hizmetleri vardır. 30 Kasım 1938’de vefat eder. “Şehit Kamil’in babası Kemal oğlu Ökkeş Dilek” yazılı mezarı, Gaziantep Asri Mezarlığındadır.
Şehit Kamil’in adı nüfus kayıtlarına yanlışlıkla Kemali olarak geçer. Ela gözlü, buğday benizli olan Kamil, Arasa’daki bir simitçi fırınında kalfa olarak çalışmıştır.
Olayın vuku bulduğu 21 Ocak 1920’de, Kamil’in üvey annesi Hatice Hanım, Kozluca’da bulunan babası Kendirci Mehmet Şerif Efendi’nin evine gider. Bu ev aynı zamanda Kamil’in öz kardeşi Hatice’nin de evidir. Zira Hatice, Mehmet Şerif Efendi’nin oğlu Hüseyin ile evlidir.
Hatice Hanım ikindi üzeri Musullu Sokak’taki evine gitmek üzere hazırlanır. Kamil de Arasa’da çalıştığı simitçi fırınından çıkarak annesini almak ve kız kardeşini görmek üzere Kozluca’daki eve gider. Hatice Hanım’ın babası ve kardeşi kendirci oldukları için kendi evinde yakmak üzere iki yük kendir çubuğu hazırlanır. Kamil ve annesi Hatice Hanım evden ayrılırlar. Her ikisinin de sırtında kendir çubukları vardır.
Buğday Arasası’ndan geçip Pazaryeri’ne gelirken Kamil, arkadaşı Zavar Halil’i görür. Hatice Hanım önde Kamil ve arkadaşı arkadan yürürler. Akşam yaklaştığı için hızlı adımlarla eve doğru ilerlerler.
Hatice Hanım yorulduğu için, Fransızların işlettiği fırının 50 metre berisinde, kendir yükünü sırtından indirip duvar dibinde biraz dinlenir. Kamil ve arkadaşı da arkadan gelmektedirler.
Kozanlı istikametinden fırına gelen 3 Fransız askeri fırına girmeyip Hatice Hanım’ın üstüne doğru yürürler. Askerler Hatice Hanım’ın peçesini açmak isterken, Hatice Hanım mukavemet gösterir ve çığlık atar.
Bu durumu gören Kamil sırtındaki çubukları atarak yerden birkaç taş alır ve askerlere fırlatarak üzerlerine yürür.
Fırındaki askerler pencerelerden halkın üzerine rastgele ateş ederler; ama halk pek aldırmaz. Zira Fransızlar namusa dokunmuşlardır. Halk galeyana gelir, intikam almak isterler.
Harat İmam, Deli Mustafa gibi birçok Antepli ellerinde et satırı, balta, kazma-kürek olduğu halde fırına hücum ederler.
Olayın teskin edilmesi için olay yerine Jandarma Kumandanı Yüzbaşı Çopur Kemal, Komiser Hakkı Efendi gelir. Polis ve jandarma kuvvetleriyle halkı yatıştırmaya çalışırlar.
Fransız Kumandanı Yarbay Saint-Marie otomobille olay yerine gelerek hadiseye sebep olan askerlere gereken cezayı vereceğini söyler, askerleri Kolej’deki karargaha götürür.
Vakit akşama yakın olduğu için, Şehit Kamil’in naşı o gece Musullu Sokak 20 numaradaki tek katlı evlerinin avlusunda kalır.
Cenazesi 22 Ocak 1920 günü öğle namazını müteakip çok muazzam bir merasimiyle kaldırılır. Antep halkından kim varsa; çocuk, yaşlı, genç, memur, esnaf herkes cenazeye iştirak eder. Daireler, dükkanlar kapanır, alış veriş durur. Cenaze töreni Fransızlara gözdağı, ihtar ve protesto mahiyetinde geçer.
Şehit Kamil’in Türk bayrağına sarılı tabutu eller üstünde taşınarak, öz annesi Münevver’in de yattığı Saçaklı semtindeki mezarlığa defnedilir. Sonradan yol çalışması dolayısıyla kaldırılan bu mezarların yeri, şimdiki Aliye-Ömer Battal İlkokulu’nun bahçe duvarı köşesine denk gelmektedir.
Şehit Kamil Antep’in ilk genç şehidi olur. Kanıyla da mübarek toprakları sulayarak Antep’i bir kez daha vatan toprağı yapar.
Mukaddesatının en başında hürriyetini, namusunu ve ırzını gören Antep halkı Fransızlara karşı daha sıkı teşkilatlanmaya başlar.
Kamil’in şehadetinden sonra neredeyse bütün Anteplilerin katıldığı büyük bir miting tertip edilir. Miting alayı Belediye önünden başlayarak Kolej’deki Fransız karargahı önünden geçer, Akyol üzerinden Arasa ve Belediye önüne tekrar gelir. Mitingde “Fransızlar yurdumuzdan çekilin, burası Türk memleketidir” sesleri göklere yükselir.
Belediye önündeki muazzam kalabalığa Ahmet Muhtar Göğüş çok ateşli bir konuşma yapar.
Antep Mutasarrıflığı olayı Fransız Kumandanlığı nezdinde sert bir dille protesto eder. Fransız Kumandanı Yarbay Saint-Marie, mutasarrıflığa yazılı ve şifahi müracaatta bulunarak bu olayda suçlu bulunan askerlere en ağır cezayı vereceğini beyan eder; ama bir sonuç çıkmaz.
Fransız Kumandanı Yarbay Saint-Marie yanında bir kaç subay ve tercümanla birlikte Cemiyet-i İslamiye’nin toplantılar yaptığı Nuri Mehmet Paşa Camii karşısında bulunan Nakşibendi Tekkesi’ne gelerek taziye verir. Görüşmede Ökkeş Ağa, Mutasarrıf, Jandarma Kumandanı ve bazı Heyet-i Merkeziye üyeleri bulunur.
Fransız Kumandanı Ökkeş Ağa’ya tazminat olarak 200 altın vermek istediğini ifade eder.
Ökkeş Ağa Fransız Kumandanına şöyle der: “Sizler çocuğumun kanına girdiniz. Ailemin çarşafına el attınız. Hem memleketimizi işgal ettiniz, hem de cana, namusa dokundunuz. Yüzlerce yıldan beri esaret nedir bilmeyen bu asil Türk diyarını her nasılsa işgal ettiniz. Ben çocuğumun kanını parayla değişmem. Milletim çocuğumun intikamını alacaktır.”.
Fransızların askeri fırın olarak kullandığı ve Kamil’i şehit edenlerin sığındığı bina 24. Ahz-ı Asker Kalemi Reisi İrfan Bey tarafından 1915 yılında yaptırılır ve Osmanlı askeri fırını olarak faaliyete başlar.
Dört gözlü inşa edilen askeri fırın, döneminin önde gelen yapıları arasında yer alır. İşgal döneminde Fransızlar binayı hem fırın, hem de yiyecek deposu olarak kullanırlar.
Bina, 1922’den itibaren Belediye Oteli olarak işletilir. Zamanında Gaziantep’in en konforlu oteli olarak hizmet verir. 1927 yılında tamir ve ta’dil edilerek İsmet Paşa İlkokul olarak kullanılmaya başlar. Okulun adı, Gaziantep İl Genel Meclisi kararı ile Kamil’in şehit edildiği yerden dolayı, 1952-53 öğretim yılında Şehit Kamil İlkokulu olarak değiştirilir.
1935 yılında Genelkurmay Foto Film Merkezi tarafından çekilen Antep savunması filmi Şehit Kamil hadisesiyle başlar. Zira Kamil’in şehadeti savunmanın ateşini körükleyen en önemli olaylardan birisidir. Filmde Şehit Kâmil’in annesi Hatice Hanım rolünü, Gaziantep’in en eski kadın öğretmenlerinden rahmetli Nedime Alp oynamıştır.
Büyük Millet Meclisi’nin resmi gazetesi olan Hakimiyet-i Milliye, Milli Mücadele ruhunu canlı tutmak, Anadolu halkını bilinçlendirmek amacıyla haberler vermekteydi. Kamil’in şehit edilmesi gazetenin 11 Şubat 1920 tarihli nüshasına haber olmuş ve bütün ülke bu olaydan haberdar olmuştur.
Fransız askerlerinin tacizine uğrayarak peçesi açılmak istenen ve Antep savunmasında milli-manevi değerlerin etrafında toplanılmasına vesile olan Şehit Kamil’in annesi Hatice Dilek Hanım, 26 Ekim 1949 tarihinde vefat eder. “Şehit Kamil’in annesi Hatice Dilek” yazılı mezarı Gaziantep Asri Mezarlığındadır.
Gaziantepliler Antep savunmasının ilk sembolü Şehit Kamil’in adını bir ilçeye vererek manevi mirasını ve ismini ölümsüzleştirmişlerdir. Gaziantepliler, yine adına açtıkları okul, cadde, cami ve sosyal tesislerle Şehit Kamil’in manevi şahsında, Antep savunmasının ana temaları olan hürriyet, bayrak, inanç, namus, vatan ve millet kavramlarını günümüz ve gelecek nesillere miras bırakmışlardır.
Genç Kamil’in şehadeti, Antep savunmasının ilk bayrak şehidi olarak bir sembol haline gelmiş ve adını altın harflerle tarihe yazdırmıştır. Şehit Kamil ve annesi Hatice Hanım şahsında bu ülke için canını feda eden bütün şehitlerimizi minnetle, şükranla anıyoruz.

Paylaş: