GAZİANTEP SAVUNMASI KAHRAMANI, MEHMET SAİD (ŞAHİNBEY)
“Şahin’i sorarsan otuz yaşında.
Süngüyle delindi köprü başında.
Çeteler toplanmış ağlar başında.
Uyan Şahin uyan gör neler oldu.
Sevgili Antep’e Fransız doldu…”
Bazı şehirler vardır, sadece resmi yazışmalar da şehir oldukları yazılıdır. Fakat tarihi geçmişleri ile mühim ve eşsiz bir maziye sahip olmanın yanın da, “İstiklal Harbi’nde” gösterdikleri kahramanlıkları ile dünyaya örnek olmuşlardır.
Gaziantep, sadece tarihi ve kültürel geçmişi sahip bir şehir değildir; yakın tarihte Fransız ve Ermeni muhasarasına gösterdiği muhteşem direnişi ile dinini, vatanını, bayrağını korumak için 7.000’e yakın şehidin kanının aktığı topraklardır. İşte bu nedenledir ki “Şehitler ve Gaziler Diyarı” denir. Kurtuluş Savaşında isimsiz birçok kahraman mücadele etmiş, bazıları ise gösterdikleri kahramanlık ile düşmanın dahi övgüsüne mazhar olmuştur. İşte o kahramanlarımızdan birisi olan koca yürekli Şahin Bey’imizin hayatı da birçok kahramanlık ile dolu ve düşman bile kahramanlığını dile getirmekten kaçınmamıştır.
Asıl adı Mehmet Said olan “Şahinbey” e, yüksek karakteri ve askeri başarılarından ötürü Sivas’ta Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Şahinbey” ismi verilmiştir. O artık bu isimle anılıyordu, asıl ismi unutulmuştu.
Mehmet Said, 1877 yılında Gaziantep’te doğmuştur. Nüfus kayıtlarına göre, Bostancı Mahallesi 55 Nolu hanede kayıtlıdır. Mehmet Said, henüz 4 yaşında iken babası Abdullah Efendiyi kaybetmiştir. Yetim kalan Mehmet Said, dayısı İspaha (sipahilerin zanaatkâr kesimi) yanında büyümüştür. Mehmet Said’in (Şahinbey) annesi Ayşe (Ayyuş) hanım; hem genç, hem de bakacak kimsesi olmadığından Elbeylioğlu Abdulkadir Ağa ile evlenmiştir. Mehmet Said, İlk Mektep ve Rüştiye (Ortaokul) okumuş daha sonra derici olan amcası yanında tabaklık yapmıştır. Büyünce annesi onu yetim bir kız olan Zeynep ile evlendirmiştir.
1899 yılında askere giden Mehmet Said, Yemen’e sevk olmuştur. İşte bu askerliğe atılan ilk adım, milli tarihimizde sonsuza kadar asla unutamayacağımız bir kahraman kazandırmıştır.
Mehmet Said, Yemen’de er olarak askerlik yaparken çalışkanlığı, vatanperverliği, itaatkârlığı ile kendisini komutanlarına ve silah arkadaşlarına sevdirmiştir. Askerlik görevini ifa ederken gösterdiği üstün başarı ve disiplini ile çabucak terfi etmiş Başçavuş olmuştur.
Başçavuş iken mensup olduğu alayları, Ayn-ül Cebel denilen kale asiler tarafından muhasara altına alınmış, bu muhasara aylarca sürmüştür. Alay komutanı şehit olmuş, birlik aç ve cephanesiz kalmış; içlerinden bazıları teslim olmak isteyince, arkadaşları ile beraber, onları hapsederek, bir gece yarma harekâtı ile birliğini kurtarmaya muvakkat olmuştur. 7. Ordu, 52. Alay, 4. Tabur, 2. Bölük Serçavuşu (Başçavuş) iken Yemen Ordu Komutanının inhası yani terfi yazısı ile hizmetine mükâfat olarak 25 Haziran 1907 tarihinde 7. Ordu, 53. Alay, 4. Tabur, 4. Bölük Mülazım-ı Saniliğine (Teğmen) terfien tayin olunmuştur.
- Alay emrinde iken 1907 yılında Yemen’de çarpışmalara katılmış, inhasına (terfisine) cevap gelmeden terhis olmuştur. Yemen’den vapurla İstanbul’a dönen Mehmet Said, 1911 yılında Trablusgarp Savaşı’na gönüllü olarak gitmiş, Balkan Savaşları’nda, Çatalca Harplerinde bulunmuş ve 1. Dünya Harbinde Çanakkale’de sayısız kahramanlık göstermiştir.
Mehmet Said, Galiçya’da 15. Türk Kolordusunda savaşmış, Ekim 1917’de Sina Cephesine gelmiştir. 1918 yılında çok şiddetli bir çarpışma esnasında İngilizlere esir düşmüş, Mısır’da “Seydilbeşir Esir Kampı’nda” bir yıl kaldıktan sonra 1919’da Mondros Mütarekesi’ne istinaden Türk esirlerle beraber İstanbul’a gönderilmiştir. 13 Aralık 1919 tarihinde İstanbul’a gelen Mehmet Said, Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşa’ya müracaat ederek bir vazifeye tayinini istemiş ve Antep’e yakın Nizip kazası Askerlik Şubesi Reisliğine atanmıştır.
İstanbul’dan tekrar Sivas’a dönen Mehmet Said, burada Mustafa Kemal Paşa ile görüşür. Antep’in işgal altında olduğunu anlatan Mustafa Kemal Paşa, o’nu Antep Kuva-i Milliye’si Heyeti Merkeziye Kumandanlığına verir ve Gaziantep savunması için görevlendirir.
Gaziantep’e gelen bu kahraman subayımız, gelir gelmez ayağının tozu ile derhal “Antep Kuva-i Milliyesi Heyeti Merkeziye” ile temasa geçmiştir. Eşi Zeynep ve on yaşındaki oğlu Hayri ile ancak bir gün beraber olmuştur. Gönüllü olarak Gaziantep savunmasına katılan Mehmet Said (Şahinbey), Molla Mehmet’e (Karayılan) bazı görevler vererek Fransız işgaline karşı direnişi başlatmıştır. Antep Heyet-i Merkeziyesi, Şahinbey’e Kilis-Antep yolunu tutma görevini verir. Şahinbey, köy köy dolaşarak savunmanın önemini anlatarak kısa zamanda 200 çete toplar. Kilis- Antep şosesi üzerinde 3 müdafaa hattı tesbit etmiştir. 1. Müdafaa Hattı, Kızılburun’da; 2. Müdafaa Hattı, Kertil; 3. Müdafaa Hattı da Elmalı köyü olarak tesbit edilmiştir. Bu arada Kilis Müdafa-i Hukuk Heyeti ile de tanışmıştır. Önemli bazı savunmalarda işbirliği yapmışlardır.
Kilis- Antep yolu, Antep Harbinin kilit noktasıdır. Ne yapıp etmeli Fransızların bu yoldan Antep’teki işgal birliklerine yardım ulaştırmalarına engel olunmalıdır. Şahinbey, kendisine haber gönderen Anteplilere şu cevabı vermektedir: “Müsterih olunuz, düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez.”
Şahinbey ve çeteleri 3-18 Şubat 1920’de tam donanımlı Fransız birliklerini perişan etmişlerdir. Şahinbey zaferin ardından düşman kumandanına gönderdiği mektupta şöyle demektedir: “Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde şüheda kanı karışıktır… Din için, namus için, hürriyet için ölüme atılmak; bize, ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza.”
Saldıran düşman kuvvetleri bir avuç yiğit karşısında perişan olmanın şaşkınlığına düşmüşlerde. Bu şaşkınlık yerini öfkeye terk etmiş ve Antep’e ulaşmak düşman kuvvetleri için bir prestij meselesi olmuştur. Fransız kuvvetleri 25 Mart 1920’de Albay Andrea komutasında yola çıkar. Bu Fransız kuvvetleri sekiz bin piyade ve iki yüz süvariden oluşmaktadır. Bu Fransız birliğinde ayrıca 1 batarya topu, 16 ağır makinalı tüfek, çok miktarda otomatik tüfek ve 4 tank da vardır.
Kahraman Şahinbey ancak 100 kişi kalan çeteleriyle düşmanın karşısına dikilir. 25 Mart günü sabahtan akşama kadar çatışma devam eder ve Şahinbey düşmana ağır kayıplar verdirir. 28 Mart sabahına kadar düşmana aman vermeyen Şahinbey, durumun gittikçe kritik hal almasından sonra kendisine geri çekilmeyi söyleyenler şöyle diyordu: “Düşman buradan geçerse, ben Ayıntap’ a ne yüzle dönerim? Düşman ancak benim vücudum üzerinden geçebilir.”
Çatışmanın dördüncü günü öğleye doğru Şahinbey’in yanında 18 kişi kalmıştır. Onların da şahadet şerbetini içmelerinden sonra tek başına kalan Şahinbey, son kuruşu kalıncaya kadar düşman ateşine karşılık verir. Elmalı Köprüsü üzerin de atacak kurşunu kalmayan Şahinbey, tüfeğini yere çarparak kırar ve düşman süngüleriyle şehit olur…
Kaynaklar:
Ömer KARAMAN, Şanlı Müdafaa Şahin Bey, Babıali Kültür Yay. , İstanbul 2013.
Celal PEKDOĞAN, Gazi’den Gazi’ye Mustafa Kemal ile Muhâberât, Sarıyıldız Yay. , Ankara 2014.
Yorum Yap