MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI’NIN HAYATI, ESERLERİ VE YAŞAM FELSEFESİ

Hayatı;
Araştırmacı yazar, mütercim, siyasetçi, XX. ve XXI. dönem Gaziantep Milletvekili olan Mehmet Bedri İncetahtacı; Gaziantep Bahçelievler Mahallesi İncetahtacı Apartmanı’nda 16 Ekim 1960’ta dünyaya gelir. Annesi Delâl Hanım, babası Yahya Bey’dir. Annesi Delâl Hanım doğumuna yakın Gaziantep’in Bedir köyüne ziyarete gider, köylülerin “Eğer bir oğlun olursa adı Bedri olsun” demeleri üzerine oğlunun adını ‘Mehmet Bedri’ koyar.


Dedesi Hacı Mehmet İncetahtacı’nın rahle-i tedrisinden geçen Mehmet Bedri, daha 3 yaşında iken dedesini taklit etmek suretiyle dedesi gibi namaz kılmaya çalışır. Topluma örnek olmuş çoğu kişinin yaşantısında olduğu gibi, ilk eğitimini kalabalık aile ortamında alır. Torununun istidadını fark eden dedesi Hacı Mehmet Efendi, onunla yakından ilgilenir ve dini hikâyeler anlatarak onun ruh dünyasını eğitim ve dinle tesis etmeye çalışır. Dede ve torun arasındaki bu sıcak ilişki Mehmet Bedri’yi okumaya sevk eder. İleriki dönemlerinde “Ayaklı Kütüphane” diye addedilecek süreç daha bu yaşlarında oluşmaya başlar. Dedesinin de telkiniyle kitaplar okumaya, özellikle de dini kitaplar okumaya başlar. İlkokul yıllarında dini hikâyeler okuyarak ve İslami marşlar ezberleyerek kişiliğini oluşturmaya başlar.


Hayatında çok büyük bir öneme sahip olan ve kendisine yön veren bir diğer kişi de annesi Delal Hanım’dır. Annesi, aynı zamanda onun dert ortağı, sırdaşı olur. Annesi Delâl Hanım, öğretmen kökenlidir; Mehmet Bedri’nin kişilik ve ruh eğitimine katkı sağlamak amacıyla soru-cevap şeklinde geçen diyalogları onun kişiliğinin daha da sağlamlaşmasına vesile olur.


İlkokulu Gaziantep Koleji’nde, orta ve lise eğitimini Gaziantep Saçaklı İmam Hatip Lisesi’nde tamamlar. Okul öncesi döneminde aile fertlerinin de katkısıyla iyi bir altyapıyla yetiştiği için okul hayatı, arkadaşlarına göre çok daha olgun ve bilinçli devam eder.


Bir gün annesi, Mehmet Bedri’ye Halep’ten çok pahalı ve şık bir palto alır ama Mehmet Bedri bunu giymeyeceğini söyler, annesi bu isteğinde ısrarcı olur. Sebebini soran annesine “Arkadaşlarım terlikle okula gelirken böyle bir palto ile okula gidemem” diyerek arkadaşları arasında farklı olmak istemediğini belirtir.


Saçaklı İmam Hatip Lisesi’ni başarı ile tamamlayarak iyi bir hatip olan Mehmet Bedri İncetahtacı, ilk hutbesini ve sohbetini de okulun hemen yanındaki Saçaklı Camii’nde verir.


Mehmet Bedri İncetahtacı’nın gençlik çağında ilmi ve dini hayatına yön veren bir diğer önemli isim de Gaziantep’in yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden birisi olan rahmetli Adil Özberk Hoca’dır. Adil Hoca, O’nun içinden çıkamadığı konularda sığındığı ve tatmin olduğu huzurlu bir limandır.


İmam Hatip Lisesi’nin ardından Halep Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydını yaptırarak yükseköğrenimin hayatına adım atar. O yıllarda Halep’te baş gösteren siyasi çalkantılar sebebiyle eğitimini yarıda bırakır ve Türkiye’ye döner. Yine o yıllarda, Halep’teki fakültede tanıştığı Rahaf Hanım ile evlenir. Bu evlilikten Yahya ve Abdullah isimli iki çocuğu dünyaya gelir.


Askerliğini Denizli’de ifa eder. Askerlik sonrası babası ile birlikte Gaziantep’teki Petrol İş Hanı’nda ticarete atılır. 1985 yılından 1995 yılına kadar Gaziantep 3. Noterliği’nde serbest yeminli mütercim olarak çalışır. Bu yıllarda kendini gece gündüz okumaya verir ve böylece iyi bir hatip olarak kendini geliştirir. Petrol İş Hanı’ndaki büro, bir müddet sonra bir ilim meclisine dönüşür ve genç, yaşlı pek çok kişi onun sohbetini dinleyerek ilmi ve dini birikiminden istifade ederler.


1988 yılında Milli Gençlik Vakfı Gaziantep Şube Başkanlığı’na getirilir. Bu tarihten sonra adı Gaziantep’te iyice duyulmaya başlar. Gaziantep Polis Okulu Camii’nde 6 yıl cuma sohbetleri vererek o yıllardaki polis adaylarının ve camii cemaatinin milli ve manevi duygularla yetişmesine büyük katkı sağlar. Gaziantep halkının büyük teveccüh gösterdiği bu vaaz ve hutbelere şehrin uzak kesimlerinden de pek kişi iştirak ederek Mehmet Bedri İncetahtacı’nın ilminden ve nasihatlerinden nasibini alır.


1994 yılında pek istememesine rağmen dostlarının fazla ısrarcı tutumlarına dayanamaz ve Refah Partisi Genel Başkanı rahmetli Necmeddin Erbakan ile görüşmeleri sonucunda Şahinbey Belediye Başkan Adayı olur. 1994 yılı mahalli seçimlerinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kahraman Emmioğlu, Şehitkâmil Belediye Başkan Adayı da Mehmet Bozgeyik’tir. Mehmet Bozgeyik, Şehitkâmil Belediye Başkanı seçilir ama Kahraman Emmioğlu ile Mehmet Bedri İncetahtacı seçilemezler.


Daha sonra Refah Partisi Gaziantep İl Başkanı olan Mehmet Bedri İncetahtacı, 1995 yılı milletvekili seçimlerinde 20. dönem Gaziantep Milletvekili seçilir. Meclis’te, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlık Divan Üyeliği yapar.


3 Kasım 1996’da patlak veren Susurluk olayında TBMM’de oluşturulan Susurluk Komisyonunda sözcü olarak görev yapar.


Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın Refah Partisi hakkında “Laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerde bulunmak” gerekçesi ile açtığı dava sonucunda, Refah Partisi 16 Ocak 1998’de kapatılır.
Mehmet Bedri İncetahtacı, 1999 yılı seçimlerinde Fazilet Partisinden 21. dönem Gaziantep Milletvekili olarak tekrar seçilir.


Mehmet Bedri İncetahtacı, 21 Kasım 1999’da Ankara’da geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeder. Gaziantep Ulucami’de kılınan namazdan sonra, İncetahtacı’nın cenazesi neredeyse bütün Gazianteplilerin katıldığı muazzam bir kalabalıkla Gaziantep Asri Mezarlığı’nda toprağa verilir. Gaziantep’teki cenaze törenine, Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan başkanlığındaki 100’e yakın FP milletvekilinin dışında dönemin tüm siyasi partilerinden, her yelpazeden kişilerin yanısıra, rahmetli Necmettin Erbakan Hocamız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da katılır.


Meclis’teki lakabı ‘Ayaklı Kütüphane’dir. Meclis’teki vaktinin çoğunu Meclis kütüphanesinde okumakla geçirir. Gaziantep’teki Petrol İş Hanı’nda başlayan sohbet halkaları Türkiye Büyük Millet Meclisinde de devam eder. Diğer yandan; Gaziantep’te yayımlanan Olay, Doğuş, Sabah gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaparak duygu, düşünce ve fikirlerini daha geniş kitlelere ulaştırır. 1990’lı yılların önemli fikir ve düşünce dergilerinden biri olan Cuma Dergisi’nin “Sırrın Çözümü” adlı köşesinde haftalık yazıları yayınlanır.


Mehmet Bedri İncetahtacı, 39 yıllık kısa bir hayatın ardından hemen hemen her kesimden takdir edilen kocaman bir şahsiyet bırakır. Cenazesi Gaziantep’in o zamana kadar görmediği bir insan kalabalığı ile kaldırılır ve ebedi istirahatgâhına tevdi edilir.


Yaşarken insanları kendi halesine topladığı gibi vefatında da aynı halkayı etrafında toplamaya muvaffak olur. Sevenleri ve tanıdıkları iyi bir dostu kaybetmenin acısını yüreklerinde hissederler. Siyasetçi kimliğine rağmen ilmi ve insani yönüyle kişilerin gönüllerinde taht kuran Mehmet Bedri İncetahtacı, “Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür” düsturunca bir yıldız gibi kayarak bu dünyadan ayrılır.


Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiği anlayışla çevresindeki pek çok kişiye maddi-manevi yardımlarda bulunan İncetahtacı’nın milletvekili maaşıyla 25 öğrenciye burs verdiği, cenazesinde bulunan öğrencilerin yakın akrabalarına teşekkür etmesiyle ortaya çıkar.


2020 yılı itibariyle vefatının ardından 21 yıl geçmesine rağmen sevenleri ve dostları tarafından hala her ölüm yıl dönümünde mezarı başında rahmetle ve minnetle anılan, anma merasimlerinde hatim ve mevlit okutulan İncetahtacı’nın bu fani dünyada ardından nasıl bir etki bıraktığı gün gibi aşikârdır.

Sevenleri ona bu dünyada doyamadan O “En sevgili’nin” “ircii” çağrısına muhatap olarak fani dünyadan ebedi âleme göç eder. İlahi takdir, inanan insan için her türlü düşüncenin fevkindedir. İbn Abbas’ın tespitiyle bir Müslüman; tevhidi, ahlakı, ibadeti ve muamelatı ile bir bütündür. Müslüman bir kimse, bu dört maddenin kendine yüklediği hasletleriyle çevresine güzel örnek olmaya mahkûmdur. Rahmetli Mehmet Bedri İncetahtacı da yaşadığı hayatıyla, ahlakıyla, derviş tabiatlı huyuyla ve İslam’a yaptığı hizmetleriyle bu dünyada iz bırakmış ve örnek olmuş şahsiyetlerden birisi olmuştur. Bir dava adamı olarak herkesin ve her kesimin takdirine mazhar olmuş güzide bir kişilik olarak aramızdan ayrılmıştır.

Aradan geçen onca seneye rağmen ve kendisi hayatta olmamasına rağmen sevenleri onun adını sosyal medya hesaplarında da yaşatmakta, adını ve fikirleri yaymaya devam etmektedirler. “Mehmet Bedri İncetahtacı’yı Sevenler” adıyla hala aktif olan bir Facebook sayfası vardır.
İlmi, duruşu, ahlakı, sevecenliği, dostluğu ve pek çok meziyeti ile zihinlerde yer eden Mehmet Bedri İncetahtacı, vefatından sonra bile isminin geçtiği her ortamda insanların gönlünde hoş sâdalarla yâd edilmektedir.
Kübbiye Dergisi olarak kendisi hakkında hazırladığımız bu sayı üzerinde çalışırken de ortaya çıktığı gibi, aradan geçen 21 yıla rağmen yaşam tarzı ve örnek kişiliği ile hala insanlar üzerindeki etkisini sürdürmektedir.

Eserleri;
1-) Kurtlanan Kar (1999) adlı kitap; milletvekili olduğu dönemlerdeki danışmanı olan Sayın Ömer Lök’ün gayretleri sonucu rahmetlinin vefatının ardından çıkartılan ilk kitaptır. İncetahtacı’nın vesair zamanlarda, değişik gazete ve dergilerde kaleme aldığı yazılarından oluşmaktadır.
2-) Sırrın Çözümü (2000) adlı kitap; merhum İncetahtacı’nın yaklaşık olarak 2,5 yıl boyunca Cuma Dergisi’nde kaleme aldığı tefekkür boyutu yüksek; ilmi, fikri ve siyasi yazılarından meydana gelmektedir. Ölümünden sonra Cuma Dergisi yetkililerinden Abdullah Furkan Gökçeli’nin gayretleri sonucu yazıları bir araya getirilmiştir. Rahmetlinin Cuma Dergisi’ndeki köşesinin ismi “Sırrın Çözümü” olduğu için kitap da aynı adla yayımlanmıştır.
3-) Çağdaş Bir Dervişin Ardından (2002) adlı kitap; vefatından sonra kendisini tanıyanların dilinden kaleme alınmış, kitapta hatırat türünde ve karakter analizli yazılar yer almaktadır. İncetahtacı’nın farklı yönlerinin ve tesirinin anlatıldığı kitap; genellikle duygu yüklü ve rahmetliyi değişik açılardan tanımlayan yazılardan meydana gelmektedir. Rahmetli İncetahtacı’nın yaşarken; her kesim ve gruptan farklı kişilerle teması, bağlantısı ve etkisi olduğu için vefatından sonra da tıpkı yaşarken olduğu gibi farklı fraksiyonlardaki kişileri aynı kitap ve düşünce etrafında bir araya getirmiştir. Kitapta 27 ayrı kişi tarafından kaleme alınan yazılar mevcuttur.
Kitabın ikinci bölümünde İncetahtacı’nın Osmanlı Türkçesinden günümüz Türkçesine aktardığı ve 1926 yılı Gaziantep’inin bir nevi şehir panoramasını oluşturan “Türkiye’nin Sıhhi İctimai Coğrafyası Gaziantep Vilayeti 1926” adlı eseri yer almaktadır.
4-) Yürek Sızısı İnce Sözler (2002) adlı kitap; İncetahtacı’nın 1996-1999 yılları arasında TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalardan oluşmaktadır. Bu konuşmalar aynı zamanda ülkesi ve milleti için projeler üreten, düşüncelerini ortaya koyan, endişelerini tarihe not düşen bir milletvekilinin, yapılması gerekenleri cesurca ortaya koyan bir aydının fikirlerinden oluşmaktadır. Memleket meselesi olarak gördüğü her ne varsa milletin meclisi olan TBMM’de dile getirmiştir. Kitaptaki görüş ve düşünceler, aynı zamanda 1990’lı yıllara ışık tutan canlı bir vesika gibidir.
5-) Bilgeliğe Adanmış Düşünceler (2002) adlı kitap; İncetahtacı’nın vesair zamanlarda kaleme aldığı yazılarından oluşmaktadır. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümü “Sırrın Çözümü” başlığı altındaki yazılardan ikinci bölüm ise “Kurtlanan Kar” başlığı altındaki yazılarından meydana gelmektedir.


Yaşam Felsefesi;
Mehmet Bedri İncetahtacı’nın gerek kendinin daha önce değişik gazete ve dergilerde kaleme aldığı yazıları ve TBMM konuşmalarından oluşan kitapları, gerekse de hakkında yazılanlardan meydana getirilen kitapları; vefatından sonra yayımlanmıştır. Mehmet Bedri İncetahtacı’nın kaleme aldığı yazıların başlıklarına ve içeriklerine baktığımızda, rahmetlinin yaşam felsefesine de tanık olmaktayız. O; bir münevver olarak, davası için yaşayan bir fert olarak, bir siyasetçi olarak insan ve toplumu merkeze alan fikirlerini kâğıda dökmüştür. Hayatın ve insanın sahip olduğu üstün değerleri, kendi penceresinden ve inancının kendini yüklediği zaviyeden yola çıkarak kaleme almıştır. Kendisi hakkında söylenen “Bilge Adam” serlevhasını bütün yönleriyle hak ettiğini ortaya koyan düşünceler serdetmiştir.


İlk kilometre taşına, inandığı manevi değerleri koyan Mehmet Bedri İncetahtacı; buradan hareketle bu inanç etrafında gelişen ve dünyevi-uhrevi düşüncelerle bezenmiş iktisadi, felsefi, ilmi, edebi, ictimai tahliller yapmış, yaşam ve inanç arasındaki sıkı bağlantılarla kurulu fikirlerini toplumla paylaşarak kendi adına tarihe not düşmüştür. Bazen ilmi bir üslupla, bazen deneme türünde, bazen de sohbet edasıyla kâğıda dökülen düşüncelerinde her daim kendi birikimini ortaya koyan ilmi bir derinlik göze çarpmaktadır. Bilgeliği, entelektüel tavrı, hayatı farklı açılardan okuma becerisi, siyasi duruşu, en önemlisi de inancındaki samimiyet yazılarında hemen kendini göstermektedir. İnsan eğitmeyi ve toplumu her açıdan bilinçlendirmeyi ana merkeze alan Mehmet Bedri İncetahtacı, çevresindekilerinin ve okuyucularının idrak bilincini yükseltecek ve onları sorgulamaya sevk edecek fikri ameller ortaya koyarak onları düşünmeye davet etmiştir. Yazdığı konuların ve ortaya koyduğu düşüncelerin her daim diri kalacak ve düşündürecek tarzda olması neticesinde yazıları her daim tazeliğini korumuştur. Yazılarının günlük kaygılardan uzak olması ve popülist bir tavır sergilememesi sebebiyle, her okunduğunda birey ve toplum ekseninde kendine taraftar bulmaktadır.


Gaziantep tarihi ile de yakından ilgilenen Mehmet Bedri İncetahtacı, Gaziantep’in 1926 yılındaki sosyal, ekonomik ve coğrafi özelliklerini ortaya koyan ve Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi İctimai Coğrafyası Gaziantep Vilayeti 1926” adlı kitabı günümüz Türkçesine aktararak, ilmi tecrübesini yaşadığı şehir için de ortaya konmuştur.
İslam tarihinin derinlikli konularıyla da ilgilenen Mehmet Bedri İncetahtacı, İslam tarihindeki mezheplerin durumunu ortaya koyan İbn Hazm’ın “Muhalla” isimli Arapça eseri üzerine tercüme faaliyetlerinde bulunmuştur. Bir hayli mesafe kat ettiği bu tercüme eserini yayınlama imkânı bulamamıştır. “Muhalla” Zahirî Mezhebi’nin temel kitabı olmakla beraber, erken dönem fıkıh ve İslâm ilimleri tarihi için vazgeçilmez bir kaynak olarak görülmüştür. Bu haliyle âlimler arasında okunan ve sevilen bir kitaptır.


Mehmet Bedri İncetahtacı, 1984-1990 yılları arasında İslam Hukuku Metodolojisi üzerine de araştırmalarda bulunmuştur.
Mehmet Bedri İncetahtacı’nın “Sarkaç” isimli makalesinin giriş paragrafı şöyle başlamaktadır: “Allah O’ndan razı olsun. Sabit bin Numan, yeni ilmî bir eserin varlığından haberdar olunca o kitabı elde etmek için çok büyük gayretler sarf edermiş. Aylarca süren çabaların sonunda ulaştığı bu eserden faydalandığı belki sadece birkaç cümledir. Ancak her yeni bilgiyi bir büyük fetih mesabesinde görenler için bu çaba, elbette kutsaldır.” Bu cümle bir nevi rahmetli İncetahtacı’nın bilgiye ulaşmak için nasıl bir çaba sarf ettiği sürecine de ışık tutmaktadır. Yazılarını pek çoğundaki ilmi birikim, kendisinin belli bir bilgi ve belge olmadan bir yazı kaleme almadığını da ortaya koymaktadır. Pek çok kişinin hatıratında vurguladığı gibi, Meclis çalışmalarında bile zamanın çoğunu Meclis kütüphanesinde geçiren İncetahtacı’nın yazılarındaki ilmi vukufiyetinin nasıl oluştuğunun bir göstergesidir; zira yazmak için önce geniş çaplı bir okuma gerekmektedir. Rahmetli İncetahtacı’nın böyle bir eylemi hakkıyla yazılarındaki derinlikten anlaşılmaktadır.


Mehmet Bedri İncetahtacı’nın kaleme aldığı yazılarında referans verdiği kişiler arasında İranlı şair Hafız-ı Şirazi, Batılı düşünür Sadr, İslam âlimi Sabit bin Numan, Nihal Atsız, İsmet Özel gibi geniş bir yelpaze vardır. Bütün bunların yanın da pek çok yazısında gördüğümüz gibi Allah kelamı ayet, Peygamber sözü hadis, büyük İslam düşünürlerinin söz ve vecizeleri, yazılarına kaynaklık eden referanslardır.


Yazılarında sadece Türkiye’nin değil bütün İslam âleminin sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getiren İncetahtacı, bir yazısında şu tespitte bulunmaktadır: “Yeryüzünün kaybettiği ahlakî değerleri ihya etmekten başka çıkar bir yol kalmamıştır. Bu görev sanıldığı gibi sadece egemenlerin görevi değildir. Aksine bu görev, Asya’nın batısında yaşayan, gariplerin dininin mensupları olan, her şeyin gözlerinin önünde olup bittiği bizlere aittir. Mücadelesinde ahlakî unsurları ihya etmeyi temel hedef olarak ele almayan bir Asyalı, Afrikalı veya coğrafik olarak aidiyeti olsa bile fikren karşı olan Batılı bir düşüncenin egemenlere karşı zaferi söz konusu olamaz. Yakın tarih açıkça ortaya çıkarmıştır ki, 20. asrı kana bulayan Pol Pot’tan Stalin’e varıncaya kadar tüm diktatörlerin cinayetleri, sadece bizatihi kendilerinin değil onlara muhatap olanların da ahlak çöküntüsünden kaynaklanmıştır. Sanırım yaşadığımız dönemi ve bizi bekleyenleri anlayabilmek için kadim bir Arap atasözüne ihtiyaç vardır. ‘Firavuna, kim seni firavunlaştırdı diye sorduklarında; O, kimse benim yüzüme karşı durmadı ki’ der.”


Mehmet Bedri İncetahtacı yazılarında, bazen bir edebi şahsiyetin sözünü yazısını ilk cümlesi yapar, bazen ortaya koyduğu düşüncenin derinliğini ispat için geçmişten bir söz alır fikirlerinin ortasına. Tıpkı şu cümlelerindeki gibi: “Hüznü gerilerde bırakacağım yaş bir türlü gelmiyor, demiş Behçet Necatigil bir mektubunda. Şairlerin ve ediplerin hüznü bırakacaklarını hiç sanmıyorum. Belki de ilhamlarını yoğurdukları teknenin de adı hüzündür. Atlet ile yaş arasında bir yerdedir hüzün. Tıpkı dondurucu soğuklarla kavuran sıcaklığın ortasındaki meltem gibi”.
Rahmetli İncetahtacı’nın sohbet havasındaki üslubunda ve fikri düşünceler ifade eden edebi, felsefi fikirlerle yoğrulan sözlerinde çoğu zaman girift cümlelerle birbirine bağlanan sorgulayıcı sözlerine muhatap oluruz. “Asla uyutulmayacağımız bir zaman var önümüzde, ölümün bu kadar özlendiği, ölüme bu kadar imrenildiği bir çağ daha yaşamadık. Uyanmak için uykuyu tek yol olarak görenlerle beraber olabilmek ancak ölümle mümkün olacaksa, yaşama sevinci ölümle coşkuya dönecekse ve ilahi rahmetin tanecikleri ancak ölümle yağacaksa, önümüzdeki zamana hakikat diye bakmak, bizim diye bakmak gerekir sanıyorum. Ve şimdi daha iyi anlıyorum, ‘bir bayram ertesi’ şairi.”


“Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
İncetahtacı’nın bütün yazdıkları ve toplumu her dönemde yeniden okuyarak çağa uygun olarak çözümler getirmemiz gerektiğini ortaya koyan aşağıdaki ifadeleri, Mehmet Bedri İncetahtacı’yı yazmaya ve düşündürmeye sevk eden “sızı”sı olsa gerek: “Çektiğimiz acılar, bu gök kubbenin altında daha söylememiz gereken nice nice sözlerin varlığını haykırmaktadır. Belimizi büken ağırlıkların kaldırılması, belimizi bükenin sözlerimizle tespitine ve yine kelimelerimizle layık olduğu cihete gönderilmesi ile mümkün olacaktır”.


Türk siyasi geçmişini ve kendi dönemindeki siyasi çalkantıları tarihten okuduğu hadiselerle ve örneklerle çok iyi gören İncetahtacı, yakın tarihimize kadar Türkiye’nin kaderiyle oynamak isteyenlere de bir cevap niteliğinde olan aşağıdaki düşüncelerini Refah Partisi kapatılacağı zamanda kaleme almıştır. Şöyle diyor yazısında: “Refah Partisi’nin kapatılmasının ne demokrasi ve ne de laiklikle yakinen ilgisi vardır. Bu herkesin baktığında görebileceği gibi bir tasfiye anlayışının uzantısıdır. Millete çizilen çerçevenin, millet adına büyümesine ön ayak olan bir anlayış elbette toplum mühendislerince affedilmezdi.”

Paylaş: