GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
Geçmiş zaman olur ki
Hayali cihan değer.
Bir an acı duyar insan belki
Sevmişse biraz eğer.
Anlar ki geçenlerin
Rüyaymış hepsi meğer.
Rüya olsa bile o günlerin
Hayali cihan değer.
Değerli Dostlarım; rahmetli Mehmet Bedri İncetahtacı özel sayısı için Gaziantep Büyükşehir Belediyemizin çıkardığı Kübbiye Dergisine bazı hatıraları yazmam istendi. Ancak yazmam oldukça zor oldu. Zira, yazmak konuşmaktan çok zordur. Muhterem bir insanın hatıralarını yazarken onun aziz hatırasına hürmet etmek gerekir. Değerli ailesini, eş ve dostlarını incitmemek için çok dikkat etmem gerekliydi. Dostlarımın bizi bu anlayışla okumalarını istiyorum.
Çok şeyi unuttuk, hatırladıklarımız ise eksik ve yanlış olabilir. Geçen zaman her şeyi değiştiriyor. Rahmetli Bedri, ilmi sahada geniş bir birikimi olan kişiliği ile etrafında sevgi ve saygı çemberi oluşturmuştu. İnanın, bazı duygu ve düşünceleri kelimelerin ifadesi mümkün olmuyor. Unutulmaz dostluklar kurmuştu. Değişik kesimlerden arkadaşları vardı. Çevresi genişti. Sevenleri ve dostları onu hala hâyır ile yâd ediyor ve edecek, biz de edeceğiz. Salihler anılınca rahmet iner. Biz de, o da bu rahmete muhtacız. Cenazesindeki gariban insanlar bunun şahididir.
Kendileri genç bir âlim olarak, Gaziantep’te haklı bir şöhrete ulaşıyordu… Refah Partisi İl Başkanı idim. Dostlarımızın yardımı ile tanışmak nasip oldu. Fikri ve sosyal konularda kendisiyle uzun görüşmelerimiz oldu.
Ofisi; bizim il binası karşısındaki Petrol İş Hanı’nda (Mehmet Paşa Camii karşısı), Dr. Lütfi Büyükuncu’nun yanında idi. Mütevazı bir ofis idi. Tercüme işleri ile ilgileniyordu. Küçük ofis, hocamızın sevenleri ile dolup taşardı. Arapça ve İngilizceye ileri düzeyde hakimdi. Geçimini de bu işlerden sağlıyordu. Gaziantep’in yerli eşrafından olup, zengin bir ailenin çocuğu olarak büyümüştü. Ailesinin ticari bir iflas geçirmesi, imkânlarını daraltmıştı. Asaletinden hiçbir şey kaybetmemişti. Mütevekkil bir hayat anlayışı vardı. Dar imkânlarına rağmen dostlarına ikramdan geri kalmıyordu; borçlanarak da olsa ikram ediyordu. Kerem sahibi bir insandı.
Dostluğumuz ilerlemişti. Partimizin ileri gelenlerinin isteği üzerine bizimle çalışmasını teklif ettik. Kendileri siyasete sıcak bakmıyordu. Bu işler siyasetle olmaz, diyordu. Yakınlığımız devam edince kendisini Milli Gençlik Vakfı Gaziantep İl Başkanı olmaya ikna ettik. Millî Gençlik Vakfı’nın ilk kurucu başkanı oldular. Kendileri ile birlikte Ahmet Kölemen Hoca’m büyük emekler sarf ettiler. Sonra ise başkanlıkları sıra ile Veysel Türk, Muharrem Kazcı, Ahmet Kölemen ve Mehmet Karalar yaptılar.
Bedri, çalışmamıza aktif olarak katıldı. Uzun süre Gaziantep Polis Okulu’nda cuma hutbeleri verdi. Mahmudiye Vakfı’nda rahmetli Adil Özberk ve Bekir Öztekin Hocalarımla birlikte üst düzey öğrencilere İslami konularda ders veriyorlardı. Şehrimizde bir ilahiyat fakültesi kurma çalışmalarını Hoşgör Kuran Kursu bünyesinde tasarlamışlardı. Bizleri ve özellikle milli görüşün üst kadrolarını, rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’mız ve arkadaşlarını tanıma fırsatını buldu. Onlar da Hocamızı tanıdılar. Camia ile bütünleşmeye başladı.
Gaziantep’te ve ilçelerinde, komşu illerde birçok konferans seminer, radyo ve televizyon programları gerçekleştirdik. Hele o zaman büyük sinemada Aziz Kekeç yönetiminde rahmetli üstadım ve meslektaşım Abdülmecit Belli ile yapılan bir panel oldu ki büyük beğeni topladı. Gaziantep’te ve çevresinde tanınırlığı artmaya ve sevilmeye devam etti. Sohbet halkalarında hocalık yaptığı Gaziantep’in sevilen ve sayılan insanlarını topluluğumuza kattı. Teşkilatımızın ve genel merkezimizin istek ve tasvibi üzerine Refah Partisi Gaziantep İl Başkanı olarak görevine devam etti. Seçimlerde teşkilatın yoğun ve ısrarlı isteği üzerine Kahraman Emmioğlu ve Nurettin Aktaş arkadaşımızla birlikte milletvekili seçildi. Aktif siyasi hayatı başlamıştı. Siyaset konusunda üst kadrolarla ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki muvafık ve muhalif kimselerle yaptığı görüşmeler ve çalışmalar sonucunda sevilen ve itibar gören bir milletvekili olmuştu. Türkiye’nin kaderini yakından etkileyen Susurluk Komisyonu üyeliğine seçilmişti. Komisyon üyesi olarak Türkiye’nin geçmiş ve haldeki durumunu yakinen araştırmak imkânı elde etmişti. Birçok mahrem bilgiye sahipti. Susurluk Komisyonu Raporu, Türkiye’nin vesayet rejimi altında nasıl çalıştığını gösteren en önemli raporlardan birisidir. Özellikle siyasetle ilgilenenlerin bu raporu mutlaka okumaları gerekir! Şah cümlesi şu idi, anarşik olaylarda aynı silahla sabah bir sağcı öldürülür, öğleden sonra bir solcu. Çocuklarımız birbirine düşman edilmişti.
Azmi, gayreti, çalışkanlığı ve feraseti ile rahmetli Erbakan Hoca’mızın dikkatini çekmiş ve Erbakan Hoca’nın birinci sır halkasına girmeyi başarmıştı. Çoğumuzun bilmediği önemli konuların içerisinde bulundu. Zaman zaman da bize bunları aktarırdı. Erbakan Hoca, kendilerini yurtdışı konferans ve önemli görüşmeler için görevlendirdi. Çok yoğun çalışıyordu. Gaziantep’e geldiğinde kendilerini oldukça yorgun ve bitkin görüyordum. Bol miktarda vitamin ilaçları kullanıyordu. Ama halinden hiç şikâyetçi değildi. Yaptığı işi seviyordu. Ülkemiz, İslam dünyası ve insanlık için önemli katkılarının olacağına inanıyordu. İnandığının birçoğunu da gerçekleştirdi.
Anlatılacak o kadar çok şey var ki hangisini anlatsam diğeri dışarıda kalacak. Birkaç hatırayı anlatacağım.
Milletvekili olunca, bir sohbetimizde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni nasıl bulduğunu, ne hissettiğini sorduk. Cevabı çok ilginçti. O gün için şöyle dedi: “İnsan bu Meclis binasının içerisine girince yapı hal dili ile insana şunu söylüyor. Sen milletin değil, bu devletin hizmetkârısın. Halktan kopacak ve bana hizmet edeceksin, diyor” derdi. O, hiçbir zaman bu imkânı veren halkından kopmadı. Ruhu şad olsun. Hâyırla yâd edeceğiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Meclis kütüphanesinde en fazla zaman harcayan ve eser tetkik eden milletvekillerinden birisiydi. Meclis kayıtlarından Gaziantep’in 1926 yılı sağlık ve sosyal coğrafyası hakkında küçük bir risale derlemişti.
Alçak gönüllüydü. Seçim çalışmaları sırasında Nizip ilçesinden Gaziantep’e girerken emniyet tarafından arama yapılıyordu. Hatırladığım kadarıyla kendileri, ben, Suat Bozkurt, Muharrem Kazcı Hoca, Burhanettin Aşiroğlu ve Salman Özçalışkan; bizi arabadan indirdiler. Ellerimizi arabanın üstüne koymamızı, üstümüzü arayacaklarını söylediler. Bedri’den milletvekili olduğunu söylemesini istedik ancak kabul etmedi. Hepimizi aramaya başladılar. Bedri’yi tanıyan genç bir polis memuru gelerek, “Sayın Vekil’im tanıyamadık özür dileriz”, dedi.
Milletvekilliği sırasında teşkilatlarla yakından ilgilendi. Usta bir siyasetçi olduğunu teşkilat içerisinde çekişen iki grubu idare ederek ispatladı. Tellioğulları ve Seferoğulları. Üstad, Cabbar Özkara ve diğer yandan Hayri Ünal üstadımız arasında tatlı bir yarış vardı. Bu arada Mehmet Bozgeyik Hoca’mız ile de aralarında tatlı bir siyasi rekabet yaşanıyordu. Bu da bir yazı konusu olacak kadar ilginçtir.
Şaka yapmayı ve fıkra anlatmayı severdi. Bedri’nin ifadesi ile “milli güldürücü” dediği Kemal Sunal’ın filmlerini izler, hiç kaçırmazdı. Siyasete çok şey kazandırmayı ve siyasi kadrolar ile akademik kadroları bir araya getirerek ilmi çalışma yapmayı çok istiyordu. Onun için üniversitedeki kıymetli dostlarıyla bir araya gelip çalışmayı sürdürüyordu. Bir seferinde çok önemli bir hoca olduğunu ve Türk siyasetine çok büyük katkılarının olacağını söyleyerekten Bedri ile ilişki kuran bir hoca ile bizi Tuğcan Otelinde buluşturdu. Ancak daha sonra öğrendik ki adam tam bir sahtekârmış. Üstat Bedri’nin böyle saf bir yönü de vardı. Zaman zaman bunu hatırlatır gülüşürdük.
Bedri’yi en iyi tanıyanlar, başta Ertan Koska Hocam, Bekir Öztekin Hocam, Muharrem Kazcı, Suat Bozkurt kardeşim, Ahmet Kölemen Hocam, Yasin Topaloğlu (Güneydoğu Sohbetleri düzenleyicisi) ve Burhanettin Aşiroğlu arkadaşlarımdı.
Dışımızda onlarca sohbet halkası vardı. Özellikle İrfan Çelikaslan ve arkadaşları ile yakın dostluğu vardı. Fakir fukara grubu da sayılmayacak kadar çoktu. Büyüklerimizden rahmetli Abdulkadir Sökücü, Ahmet Özkan ve Hamit Kocaoğlan’ı da yâd etmeden geçemem. İsimlerinden bahsetmediğim binlerce dostumdan, arkadaşımdan mücahit kardeşlerimden özür diliyorum. Bizi bağışlasınlar nice ismini sayamadığım kahramanlar olduğunu biliyor, ölenlere rahmet sağ kalanlara da sağlık sıhhat afiyet dilerim.
Milletvekilliği sırasında Gaziantep’e yaptığı sosyal, ekonomik ve siyasi hizmetlerinden bahsetmek oldukça uzun bir yazıyı gerektirir. Çok önemli hizmetleri olmuştur. Bu konuda kendisini hâyırla yâd ediyoruz.
Mehmet Bedri İncetahtacı hakkında yazılacak biyografi ve otobiyografi için uzun zaman araştırmak ve zaman ayırmak gerekir; kısa hayat dönemi içerisinde çok önemli işler başardı. Bedri hakkında yazmak isteyen olursa çok memnun oluruz. Kendisinin de kaleme aldığı birkaç eseri var. Gönül isterdi ki siyasi, sosyal ve ahlaki konularda daha geniş yazılar kaleme alsaydı ama nasip olmadı. Allah’tan kendisine ve ahirete intikal eden diğer değerli dostlarımıza rahmet diliyorum. Râbbim hepimizi iki cihanda aziz eylesin. Eğer hocam hakkında önemli hatıraları olan varsa bizlere gönderirlerse hocam hakkında bir eser düzenlemeyi başarabiliriz. Bu duygu ve düşüncelerle tüm dostlarımı hürmetle selamlıyorum. Kusurumuz olduysa bağışlanmasını dilerim…
Bu çalışmadan dolayı, Muhammed Hakan Tanrıöver ve Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar kardeşlerime kendim ve camiamız adına da tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Hayırlı bir hizmet yaptılar. Yarınlar için kalıcı bir eser olacağına inanıyorum. Allah muvaffak eylesin.
Selamünaleyküm…
29 Mayıs 2020 Cuma
Gaziantep
Yorum Yap